| Yemek yediği her restoranda beleş yemek yemeyi kabul eden polis memuruna bakın! | Open Subtitles | هذا ما يقوله الشرطي الذي يقبل بأخذ وجبة مجانية من المطعم كل يوم |
| Hayır ama biraz Wheeler cazibesiyle ve beleş sezar salatasıyla olabilir dedim. | Open Subtitles | لا, ولكن القليل من سحر ويلر و سلطة سيزر مجانية ربما تفعل |
| - Burada bir sorumluluğum var. - Herkese beleş içecekler alamam. | Open Subtitles | لدي مسؤوليات لا استطيع ترك كل شخص يحصل على مشروب مجاني |
| Eğer beleş olsun istiyorsan, bu onun boş vakitlerinde olacak. | Open Subtitles | وأنت تريد العمل مجاني ولذلك سيفعلها لك في وقت فراغهِ |
| Artık beleş süt yok. Daha istiyorsan, ineği satın al. | Open Subtitles | لا مزيد من الحليب المجانية يجب أن تشتريها، أيها الوغد |
| Ben beleş yemekten bahsetmiştim ama senin söylediğin de hoş tabii. | Open Subtitles | كنت أتحدث عن كل هذا الطعام المجاني لكن هذا جيد ايضاً |
| Hala beleş Gatorade alabilirim, değil mi ? | Open Subtitles | لا ازلت استطيع الحصول على قيتوريد مجاناً, صحيح؟ |
| O burda beleş, para mara verdiği yok ve benim kızanım falan değil. | Open Subtitles | يعيش هنا مجانا بدون دفع اى ليرة وهو ليس ابنى |
| Benden beleş kahve istemeye gelen biri var. | Open Subtitles | . هناك طفل يأتي إلي هنا من أجل قهوة مجانية |
| Çoğu buraya borç para ya da beleş bilet için geliyor. | Open Subtitles | غالبيتهم يأتون إلى هنا للحصول على تذكرة مجانية لدخول الحلبة ، أو لإقتراض الأموال |
| İranlı rehineler kurtarıldığında bile beleş bira vermemiştin. | Open Subtitles | أنت لم تقدم بيرة مجانية حتى للرهائن الإيرانية |
| İşimin avantajlarından biri de beleş biletler. | Open Subtitles | أحد الخدمات بطاقة مجانية. حزام الأمان أعتقد يجب أن تضعه. |
| beleş ürün ihtimalini duyar duymaz, salak bir köpek gibi elini yaladın! | Open Subtitles | كل ما فعله هو أن عرض عليك مساحيق تجميل مجانية وأنت لعقت يده مثل كلب أخرس |
| beleş biramızın yanına birde yemek ekleneceğini öğrenince bu adamın hayatının maçlarını yapmasını sağladık. | Open Subtitles | لنعلم بأننا سنبدأ بالحصول على غداء مجاني مع البيرة المجانية أنا وراندي تأكدنا من جعل هذا الشخص يحصل على لعبة حياته |
| Üniversite için para biriktirebilirsin, beleş yemek var, ve tüm kahverengi adamları zorlayabilirsin. | Open Subtitles | هنالك طعام مجاني و جميع الناس السمر الذين يمكنك اغتصابهم |
| Bir şey bilirim, beleşe asla hayır demeyeceksin zaten bunu yapmak o kadar zor değil, ...çünkü neredeyse hiçbir şey beleş değil. | Open Subtitles | شيء واحد تعلمته، وهو أن لا ترفض أبداً أي شئ مجاني وهو أمر ليس بتلك الصعوبة، لأنه لا يوجد أي شيء مجاني حقاً، أهذا صحيح؟ |
| Sana bu beleş dersleri vermeye devam edemem. | Open Subtitles | لا يمكننى الأستمرار فى إعطائك هذه الدروس المجانية. |
| Hayır ben barda takılıp.... ...beleş gazete okuyan biriyim sadece. | Open Subtitles | ،كلا، أمرّ على الملهى وحسب لقراءة الصحيفة المجانية |
| beleş doğumgünü dondurmamı almak için geldim. | Open Subtitles | جئت لتناول الآيس الكريم المجاني لعيد ميلادي. |
| O zaman eski hapishane 30 yıldır beleş elektrik çekiyor. | Open Subtitles | إذاً، كان لدى السجن كهرباء لمدة 30 عام مجاناً |
| İlk kural Özgür Dağıtım demek... beleş dağıtım demek değildir. | Open Subtitles | الحق الاول: حرية اعادة التوزيع وهذا لايعني مجانا كما لو انه ليس له ثمن |
| Çocuklar yeni bir arba alırsak, beleş park yerimiz de olacak. | Open Subtitles | يا أولاد ، إذا اشترينا سيارة جديدة فسنحصل على موقف مصرّح بالمجان |
| Ve beleş yemek. | Open Subtitles | أجل، لديّ جهازي الخاص لتنظيم الحرارة ووجبة غداء مجانيّة |
| Hiçbir şey beleş değildir Jake. Tutuklama emirleri bile. | Open Subtitles | لا يوجد شيء مجانى فى هذه الحياة و لا حتى أذون التفتيش |
| İyi haberlerim var, bir bardakta sinek vardı, yani biralar beleş. | Open Subtitles | أخبار جيده ,كان هناك ذبابه في واحده من هذه الكؤوس لذا فإن هذه مجانيه |
| Köstebek Kadın olduğunu öğrenince sana acıyıp beleş mallar veriyorlar. | Open Subtitles | لأنهُ عندما يكتشف الناس انكِ من النساء الخالدات سيشعرون بالأسف تجاهكِ ويعطونكِ ما تريدين مجانًا |
| Adli tıp konferansında okunacak makaleme beleş davetiyeleriniz geldi. | Open Subtitles | تذاكر مجّانيّة لخطابي الرئيس في مؤتمر الجنائيّات |
| Yeni açılan bir Kızılderili Kumarhanesi polislere beleş yemek veriyor. | Open Subtitles | ثمة ناد هندي جديد يقدم طعاماً مجانياً للشرطة |
| Bütün bu beleş reklamla bu hafta sonu bol sıfırlı rakamlara ulaşacaklar. | Open Subtitles | بوجود تلك الصحافة الحرة, ستجد أعداداً غفيرة تترقـَّبه في نهاية هذا الأسبوع |
| beleş yiyecek ve bira olduğunu duydunuz ve çekirgeler gibi buraya doluştunuz. | Open Subtitles | سَمعتَ ان هناك بيرة والغذاء المجّاني وأنت جِئتَ فى الليل مثل الجرادِ. |