| Bu yüzden mahkeme belgedeki hükümlerin ve malvarlığının... koşullara uygun olarak bölünebileceği kararına vardı. | Open Subtitles | لذا المحكمة تَجِدُ الوثيقة صحيحة والموجودات سَتُقسّمُ طبقاً لبنودِه. |
| Sayın Başkan, müsaadenizle ara vermek istiyoruz bu sırada da belgedeki imzaları incelemek için zamanımız olur. | Open Subtitles | فخامة الرئيس أطلب بكل تواضع التعليق بينما نستهلك وقتنا في فحص التواقيع على هذه الوثيقة |
| Evet, fakat bu belgedeki tek el sizinki olmayacak. Olamaz. | Open Subtitles | نعم، لكنك لن تكون اليد الوحيدة لهذه الوثيقة ولا يمكن أن يكون |
| 24 Temmuz tarihli belgedeki bu imza dikkat çekici farklılıklar gösteriyor. | Open Subtitles | ـ حسناً ـ حسناً هذه الوثيقة موقعة في 24 يونيو تظهر بعض الاختلافات الواضحة |
| O belgedeki ismin İngilizler için seni hain olarak damgalıyor ve yakalarlarsa bu sebeple idam edilirsin. | Open Subtitles | أسمك على الوثيقة يجعلك خائن للبريطانيين وسيتم شنقك إذا قبض عليك |
| "Bu belgedeki çocuklarına" değil, "yasal" çocuklarına değil sadece "çocuklarına". | Open Subtitles | ليس "أسماء أولاده فى تلك الوثيقة". ليس "أولاده الشرعيين". فقط "أولاده". |
| - belgedeki sizin imzanız mı? | Open Subtitles | هل هو توقيعك على الوثيقة ؟ |