| Görevleri aslan saldırılarını belgelemek ve insanların karşılık vermelerini engellemeye çalışmak. | Open Subtitles | مهمّتهم هي توثيق هجمات الأسود و محاولة ردع الناس عن الانتقام |
| Yakında yıkılacak olan bu yapıları sadece belgelemek bana yeterli değildi. | TED | ببساطة توثيق هذه الهياكل التي توشك علي الفناء لم يكن مقنعاً بالنسبة لي. |
| ve doktor odaya ilk vuruşu hazırlamak için odaya geldiğinde anı belgelemek için resim çekip çekemeyeceğimi sordum. | TED | وعندما دخل الطبيب لتحضير الجرعة، استأذنته لالتقاط صورة لتوثيق تلك اللحظة. |
| Sudan'a oradaki açlığı belgelemek için giden Kevin Carter tarafından çekilmişti. | TED | تم التقاطها من طرف كيفن كارتر الذي ذهب إلى السودان لتوثيق مجاعتهم هناك. |
| Adım Lemony Snicket ve bu hikayeyi belgelemek gibi üzücü bir görevim var. | Open Subtitles | إسمى لمونى سنيكت ومهمتى الحزينة أوثق هذه القصة |
| Bunun gibi bir keşfiin doğruluğunu belgelemek için çalışmamızın zirvesinde olmalıyız. | Open Subtitles | عندما نقوم بتوثيق أصل اكتشاف مثل هذا فإنه علينا أن نكون في قمة أداءنا |
| Benim işim belgelemek. | Open Subtitles | أنا فقط أوثقها. |
| Yeni bir türü belgelemek, ve onun hakkındakileri öğrenmek. | Open Subtitles | توثيق نوعية جديدة و تعلم كل ما يخصها |
| O polis şiddeti belgelemek için, bizden fotoğraflar aldı. | Open Subtitles | ألتقط صوراً لنا من أجل توثيق عنف الشرطة |
| Çünkü her şeyi belgelemek istiyorum. | Open Subtitles | لماذا ؟ لأنني أريد توثيق كل شيء |
| Senin işin, deneyin her adımını belgelemek. | Open Subtitles | وظيفتك هي توثيق كُل خطوة .في التجربة |
| Amaç, bütün bu olup biteni belgelemek. | Open Subtitles | الآن الهدّف هو توثيق الامر بــَرمتهِ |
| Biz sadece belgelemek istiyoruz, tamam mı? | Open Subtitles | نريد توثيق الأمر فحسب |
| İnsanların yerel bitkileri nasıl kullandığını belgelemek için yağmur ormanlarında çalışan bir bilim insanıyım. | TED | وظيفته العمل في الغابات المطرية لتوثيق طرق استخدام النباتات من قبل البشر. |
| Mary, kamera kullanarak insan hakları ihlalini belgelemek için benim örgütümün yardım ettiği yüzlerce insandan yalnızca biri. | TED | ان مريم مجرد واحدة من مئات الأشخاص التي استطاعت منظمتنا مساعدتها لتوثيق انتهاكات حقوق الإنسان باستخدام الكاميرات. |
| 2013'te, bu saldırgan evden çıkarmayı belgelemek için kameramı da alarak bir helikopter kiraladım. | TED | في عام 2013، استأجرت طائرة هيلكوبتر ومعي الكاميرا لتوثيق السلب العدواني للملكية |
| Amerika yolculuğumuzu belgelemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أوثق رحلتنا إلى أمريكا |
| Mahalledeki her türlü şüpheli faaliyeti belgelemek benim görevim. Şüpheli faaliyet, öyle mi? | Open Subtitles | مفترض أن أوثق أي نشاط مريب على الحي |
| Spider Martin'in Yurttaşlık Hakları Hareketi'ni belgelemek için kullandığı model bu. | Open Subtitles | "هذا هو نفس النموذج الذي استخدمه "سبيدر مارتن (سبيدر مارتن هو مصور امريكي قام بتوثيق حركة الحقوق المدنية) لتوثيق حركة الحقوق المدنية |
| Onu videoya çekerek belgelemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أوثقها على مقطع فيديو |
| Tüm bu yaşananları belgelemek önemli olmalı, değil mi? | Open Subtitles | لكنه أمر مهم، أليس كذلك؟ التوثيق وكل هذا |
| Yapmamız gereken tek şey birini bulup belgelemek. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله هو العثور على واحدة ونقوم بتوثيقها |