| Will, o yemekler benim ağzımdan direkt bebeğimizin karnına gidiyor. | Open Subtitles | ويل , ذلك الطعام يذهب من فمي مباشرة إلى الطفل |
| benim ağzımdan da başkasının sesi çıktı ama sen yine de gerçek beni gördün. | Open Subtitles | خرج من فمي أيضًا صوت شخص آخر وما زلت ترى شخصي الحقيقي |
| Onun yakınındayken bir de benim ağzımdan çıkanları duysan. | Open Subtitles | يجب ان تسمعي الأشياء.. - التي تخرج من فمي عندما اكون بجواره |
| Bu cümlelerin benim ağzımdan çıktığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن تلك الكلمات تخرج من فمي. |
| Ama benim ağzımdan çıkınca o kadar edepsiz olmadı. | Open Subtitles | ولكن لم يبدو الأمر قذر عندما خرج من فمي |
| Gerçekleri benim ağzımdan duyun. | Open Subtitles | ها قد سمعتم الحقيقة من فمي مباشرة. |
| Neredeyse ağlayacaktım, çünkü odadaki herkes çok güzel ve özenliydi. benim ağzımdan sadece şu çıkabildi: "Bilmiyorum, düşünmem lazım." | TED | وكنت على وشك البكاء إذ أن جميع الحاضرين كانوا يرتدون أجمل الثياب وكل الذي خرج من فمي هو: "لا أعلم. يجب أن أفكر في الموضوع." |