Kiranı ödeyemediğin zaman benim kanepemde yatabileceğini söylemiştim. | Open Subtitles | عندمـا فقدت مؤجرك ، قلت لك بأنك يمكن أن تبقى على أريكتي |
benim kanepemde benim votkamı içerken bu soruyu sen mi sormalısın? | Open Subtitles | ألا يفترض أن أقول أنا ذلك بم أنكِ تجلسين على أريكتي تشربين من زجاجتي؟ |
Çalışmayan bir araba ve benim kanepemde yatıyorsun! | Open Subtitles | ما لديكَ إلّا سيّارة لا تعمل، وتعيش على أريكتي. |
Burada kıçı benim kanepemde olmaya alışmış ama artık görüşmediğimiz | Open Subtitles | سمعت أن لديك أبله عجوز والذي تناسب عظام مؤخرته الحفرة على أريكتي |
Peki , evde Ormancı Benson var ise , hala neden benim kanepemde oturuyorsun? | Open Subtitles | إذا كان عندك خادمك الخاص فماذا تفعل على أريكتي |
Siz bir şeysiniz. Her zaman olduğu gibi ve olmalı da. Fakat benim kanepemde olmamalı. | Open Subtitles | بينكما علاقة ، هذا الشيء يحصل طوال الوقت و يجب أن يحصل ، لكن ليس على أريكتي |
Siz bir şeysiniz. Her zaman olduğu gibi ve olmalı da. Fakat benim kanepemde olmamalı. | Open Subtitles | بينكما علاقة ، هذا الشيء يحصل طوال الوقت و يجب أن يحصل ، لكن ليس على أريكتي |
- benim kanepemde yatabilceğini kim söyledi ? | Open Subtitles | من قال إنك ستحصل على أريكتي ؟ |
Tanrım. Bari benim kanepemde yapmayın. | Open Subtitles | ربـّاه ، ليس على أريكتي. |
Bu benim kanepemde seks yapmak hakkında değil. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} لا يتعلق الأمر بإقامة علاقة على أريكتي |
Ama benim kanepemde kalmak istiyor. | Open Subtitles | "لكنه يريد المكوث على أريكتي" |
benim kanepemde. | Open Subtitles | على أريكتي |