|    benimle konuşmak için zaman ayırdığına minnettarım.    | Open Subtitles |     أنك ستعطين من وقتك للتحدث معي أعلم أن ما تمرّين به    | 
|    benimle konuşmak için bir bahane arıyorsun çünkü son defa konuştuğumuzda bana çıkma teklif etmiştin ve ben de hayır demiştim.    | Open Subtitles |     أنت تبحث عن أعذار للتحدث معي لأننا في آخر مرة تحدثنا معاً طلبت الخروج معي ورفضت    | 
|    Dün benimle konuşmak için polisler geldi.    | Open Subtitles |     لقد حضروا للتحدث معي ظهراً بالأمس ، تلك الشرطة    | 
|    benimle konuşmak için zaman ayırdığınıza gerçekten teşekkür ederim.    | Open Subtitles |     أقدّر حقاً تخصيص وقتك للحديث معي أيها الكاهن    | 
|    Bu sürekli yapılan bir şey. benimle konuşmak için izin isteyeceksin.    | Open Subtitles |     هذا يحدث دائماً انت تطلب الاذن للحديث معي    | 
|    Neden benimle konuşmak için acele ediyorsunuz?    | Open Subtitles |     أخبرني لماذا تريد التحدث معي بشكل مستعجل    | 
|    Bu akşam buraya benimle konuşmak için geldiğini biliyorum ama bunu yapmazsan parti iptal olur.    | Open Subtitles |     أعلم أنك تريد التحدث معي هذه الليلة ولكن ستنتهي الحفلة لك, أذا لم تبتلعها    | 
|    Connie benimle konuşmak için buraya geliyor! Düzgün otur!    | Open Subtitles |     كوني قادمة للتحدث معي أجلس معتدلاً    | 
|    Chloe, benimle konuşmak için geldiğini söyledi.    | Open Subtitles |     كلوي) أخبرتني بأنك مررت) للتحدث معي    | 
|    - benimle konuşmak için gönderildin.    | Open Subtitles |     -تم إرسالك للتحدث معي .    | 
|    Çünkü sen bütün hayatım boyunca benimle konuşmak için vaktini ayıran tek insansın.    | Open Subtitles |     لأنك الشخص الوحيد في حياتي الذي أخذ وقتاً للحديث معي    | 
|    Sen aslında benimle konuşmak için gelmedin, değil mi?    | Open Subtitles |     ،لمْ تأتين للحديث معي إطلاقًا أليس كذلك؟    |