| Bela söz veriyorum, benimle olduğun sürece sana asla zarar gelmeyecek. | Open Subtitles | بيكا, أعدك طالما أنت معي, أنت لا تتأذين أبدا |
| Sen benimle olduğun sürece herşeyin üstesinden gelebilirim. | Open Subtitles | أستطيع تحمل كل شيء طالما أنت معي |
| benimle olduğun için seni utandırabilirdim. | Open Subtitles | كان بوسعي أن أُلحِق العار بكَ حتى تكون معي |
| benimle olduğun zaman bile başkasıyla birlikteymişsin gibiydi. | Open Subtitles | بدا الأمر و كأنك كنت دائماً مع شخص آخر حتى عندما تكون معي |
| benimle olduğun sürece tam şey olmaya başlamıştın... Ne? | Open Subtitles | وطالما انكِ معي .. سوف تصبحين |
| benimle olduğun sürece tam şey olmaya başlamıştın... Ne? | Open Subtitles | وطالما انكِ معي .. سوف تصبحين |
| İki, benimle olduğun sürece aynada yansımana bir daha bakman gerekmeyecek. | Open Subtitles | وثانيا، لن تضطر أبدا لرؤية لرؤية صورتك مجددا، طالما أنك معي |
| İkincisi, benimle olduğun sürece bir daha asla ama asla aynalara bakmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | وثانيا، لن تضطر أبدا لرؤية لرؤية صورتك مجددا، طالما أنك معي |
| Onlar benim arkadaşlarım. benimle olduğun sürece bunu komik bulurlar. | Open Subtitles | طالما أنت معي فسيظنون أن هذا مسل |
| P benimle olduğun sürece hherşeyi nasıl hatırlayabilirim? | Open Subtitles | طالما أنت معي كيف يمكنني تذكر أي شيء؟ |
| Watari, benimle olduğun sürece mutlu olacağım. | Open Subtitles | واتاري سأكون سعيدا طالما أنت معي. |
| benimle olduğun sürece hiçbir şeyden korkmama gerek yok! | Open Subtitles | ذلك صحيحُ! لاأقلق من شىء طالما أنت معي |
| Manevi olarak benimle olduğun sürece... | Open Subtitles | طالما أنت معي روحياً |
| benimle olduğun zaman hissettiğin şey mutluluk. | Open Subtitles | ذلك الشعور الذي تحظى به عندما تكون معي الهناء فقط |
| Sen benimle olduğun sürece katlanabilirim. | Open Subtitles | طالما أنك معي يمكنني احتمال ذلك |
| benimle olduğun için memnun kalacaksın. | Open Subtitles | و أنت ستسعد أنك معي |