| Diyorsun ki, dönüp bu beyazlı adamla yüzleşmeliyim... Peki öyleyse! | Open Subtitles | انت تقول يجب ان اعود لأواجه الرجل بالأبيض ليكن كذالك |
| Yani beyazlı adam beni tekrar o rahme koyacak, öyle mi? | Open Subtitles | اذا الرجل بالأبيض قادم ليعيدني الى الرحم |
| Dibinde ürkütücü saçakları olan yeşilli beyazlı uzun bir şey var. | Open Subtitles | هذا الشيء الابيض والاخضر الطويل ولديه شعر مخيف في الاسفلل |
| - Gölü geç! Kırmızı beyazlı ülkeyi ara! | Open Subtitles | ابحث عن ارض الاحمر و الابيض |
| Kanlı Mary, Şeker Adam, beyazlı Kadın. | Open Subtitles | ماري الدمويّة، رجلُ الحلوى سيدة ترتدي الأبيض |
| Tüm dertler, "beyazlı kadın" diye resim ile başladı. | Open Subtitles | بدأت المشاكل حول لوحة اسمها السيدة ذات الرداء الأبيض |
| - Bir kokain anlaşması lazımsa beyazlı kadını ararsın. | Open Subtitles | إن كانت لديك صفقة مخدرات، فستستدعي السيدة بالرداء الأبيض. |
| Evet beyler, beyazlı adam beni tekrar rahme sokmaya çalışacak. | Open Subtitles | حسناً يا رجال الرجل بالأبيض قادم ليضعني في الرحم |
| Şu beyazlı öğretmen mi? | Open Subtitles | أوه, هل هي تلك المعلمة بالأبيض ؟ |
| Mavili beyazlı elbisesi olan bir kızla oturuyor. | Open Subtitles | ترتدي فستان مخطط بالأبيض والأزرق. |
| beyazlı adam. Tabii... | Open Subtitles | رجل بالأبيض ، طبعاً |
| -İşte burada siyahlı ve beyazlı. | Open Subtitles | -هنا في الورق الابيض والحبر الاسود |
| beyazlı genç bayandan 100 milyon dolar geldi. | Open Subtitles | وصلنا الى 100 مليون دولار من السيدة الشابة التي ترتدي الأبيض |
| beyazlı genç bayandan 100 milyon dolar geldi. | Open Subtitles | وصلنا الى 100 مليون دولار من السيدة الشابة التي ترتدي الأبيض |
| Unutma, beyazlı kız benim. | Open Subtitles | تذكّر. الفتاة ذو الرداء الأبيض هي مُلكي |
| "beyazlı kadın"nın yok olduğu rapor edildi. | Open Subtitles | واعلن عن احتراق لوحة ذات الرداء الأبيض |
| Tamam. Eğer beyazlı kadının sermayesi yoksa o zaman seni katarız. | Open Subtitles | حسناً، إذا كانت سيدتنا بالرداء الأبيض لا تملك المال، أعلم أنّك بعيد عن المخدرات. |