| Seni istiyorum, çünkü sen beyazlarla da iyi anlaşıyorsun. Kızım her yerde olabilir. | Open Subtitles | أريدك أنت لأن لديك قدم بين البيض ولا أعرف أين هي |
| Seni sefil beyazlarla aynı yere tıkarlar. Tüm gün çalışmadan otururlar. | Open Subtitles | لكانوا حشروك مع أحد الحثالة من البيض فهم لا يعملون طوال اليوم |
| ve beyazlarla birlikte ye. | Open Subtitles | من الأفضل الركوب في الدرجة الأولى و الأكل مع البيض |
| Bunlar beyazlarla ticaret yaparlar. Muhtemelen ingilizce biliyordur. | Open Subtitles | انهم بالفعل يتاجرون مع البيض فلربما يعرفون الانجليزيه |
| Biri beyazlarla, biri zencilerle, biri de gardiyanlarla. Beyazlardan nakit para kazanıp içerde rahat edebilmem için gardiyanlarla oynarken kaybediyordum. | Open Subtitles | العب مع البيض و ألعب مع السود و ألعب مع الحراس |
| Ya bizlerle takıl, ya da beyazlarla. | Open Subtitles | أما إن تحاول أن تعيش مع الاخوة او أن تتعايش مع الأولاد البيض |
| Kızılderililer beyazlarla, beyazlar Kızılderililerle kaçıyor. | Open Subtitles | لديك هنود يركضون وراء البيض وبيض يركضون وراء الهنود |
| beyazlarla konuş, onlardan iyi mal çıkar. | Open Subtitles | تحتاج إلى التعاون مع الشباب البيض إنهم عمليون |
| Sence senin küçük kabilen bu eyaletteki tüm beyazlarla karşı savaşabilecek mi? | Open Subtitles | هل تظن ان قبيلتك الصغيرة ستشن حربا مع كل الناس البيض في الولاية؟ |
| Siyahların, beyazlarla aynı ortamda yemek yemesi utanç verici. | Open Subtitles | أنت تعرف إنه من الاهانة أن يأكل السود مع البيض في مكان واحد |
| Bütün hayatını beyazlarla geçirdin. | Open Subtitles | لقد قضيت كامل حياتك مع الأجانب البيض بأخلاقهم |
| Kendimizi size mecbur bırakmadan yaşamaya ve oğlumun beyazlarla aynı haklara sahip olması için çalışmama rağmen ona hâlâ Kızılderili gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | لذا حظا سعيدا مع محاميك البيض اعلمني كيف ستسير الأمور معك |
| Bu aralar hep beyazlarla takılır oldu. | Open Subtitles | فلقد كان يتسكّع مع الكثير من البيض مؤخرّاً |
| Willie, buna azınlık hakları de, beyazlarla eşit haklar de, ne dersen de... | Open Subtitles | . سمها بما هي عليه ، ويلي . حقوق الأقليات ، حقوق تساوي البيض |
| Her kim beyazlarla siyahlar arasında haklar veya sosyal eşitlik isteyen yayınlar veya belgeler basarsa hapsedilir. | Open Subtitles | أي شخص يطبع، وينشر أو يُعمم أمر مكتوب ملح للشأن العام أو التوازن الإجتماعي بين البيض والزنوج |
| Ama şu anda beyazlarla konuşmaya niyeti yok. | Open Subtitles | لكنها ليست متحمسة بالتحدث مع الأشخاص البيض حالياً. |
| Farklı değil. Eşit. beyazlarla eşit. | Open Subtitles | أتعرف، ليست مختلفة بس متساويه متساوية مع البيض |
| Mektubu beyazlarla birlikte yıkayıvermişim. | Open Subtitles | حسنا، حصلت على الرسالة مع حمولة من البيض ان كنت تفعل، |
| beyazlarla ilgili söylediğim her şey doğaçlamaydı. | Open Subtitles | أنا تماما إيمبروف إد أن كل شيء عن البيض. |
| Siyahilerin beyazlarla tamamen eşit olduğuna inanıyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تؤمن أن الزنوج متساوين تماماً مع الرجال البيض |
| Kızımı beyazlarla bırakmışsınız. | Open Subtitles | لقد تركت إبنتي مع أناس بيض |