| Bu insanlar kendi eylemleriyle, Özgürlük Bildirgesi'nin yapamadığını yapabildiler. | TED | هؤلاء الاشخاص، بأفعالهم، تمكنوا من فعل ما لم يتمكن إعلان تحرير العبيد من فعله. |
| İnsanlığın en büyük düşmanlarından birine karşı açılan bir savaşın Bildirgesi. | TED | إنه إعلان حرب ضد واحدة من أحلك شرور البشرية. |
| -elbette ...özgürlük Bildirgesi anayasa ...ve okul için hazırladığım ilk rapor gibi | Open Subtitles | مثل إعلان الاستقلال والدستور وبطاقة التقرير الأول لي فى المدرسة |
| Benim büyük, büyük, büyük büyük amcam Bağımsızlık Bildirgesi'ni imzalayanlardan biriydi. | Open Subtitles | جدّ جدّي الأكبر كان من الموقّعين على وثيقة إعلان الإستقلال |
| Bu bir Kova Çağı ya da Kumbaya Bildirgesi değil, bir pandeminin bizi fark etmeye zorladığı şeydir. | TED | هذا ليس عصر أكواريوس، أو بيان كومبايا، هذا ما تجبرنا الجائحة على إدراكه. |
| ...Bağımsızlık Bildirgesi ve Birleşik Devletler anayasası burada görüşülmüş ve imzalanmıştır. | Open Subtitles | اعلان الاستقلال و الدستور الامريكي تمت مناقشتهما و اعلانهما من هنا |
| Bağımsızlık Bildirgesi gibi. Onu kim okur ki? | Open Subtitles | إنها أشبه بإعلان الإستقلال، من سيقرأ ذلك؟ |
| İşte gerçekte Bağımsızlık Bildirgesi'nin imzalanışında ne olduğu. | Open Subtitles | إليك ما حدث فعلاً بوقت إعلان إستقلال الدولة |
| Haydi ama, Bağımsızlık Bildirgesi'nin arkasında görünmez bir harita falan yok. | Open Subtitles | ليس هناك خريطة غير مرئية على ظهر إعلان الاستقلال. |
| Bağımsızlık Bildirgesi'nin arkasında hazine haritası falan yok. | Open Subtitles | ليس هناك خريطة كنز على ظهر إعلان الاستقلال. |
| Hareket halindeki bir minibüste, Bağımsızlık Bildirgesi üzerinde kimyasal testler yapamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكن أن تنوي بجد إجراء فحوص كيميائية على إعلان الاستقلال في خلفية سيارة نقل متحركة. لدينا جو غرفة نظيفة مجهز. |
| Para ödemeden, Bağımsızlık Bildirgesi'nin bir kopyasıyla çıkmaya çalışmış. | Open Subtitles | حاول سرقة نسخة من إعلان الاستقلال دون أن يدفع. |
| Bağımsızlık Bildirgesi'ni çalmaya karar vermek iki saniyeni aldı. | Open Subtitles | لقد استغرقك دقيقتين لتقرر سرقة إعلان الاستقلال. |
| Bağımsızlık Bildirgesi pazarlık malı değildir. | Open Subtitles | إعلان الاستقلال ليس ورقة مساومة. ليس لي. |
| Haydi ama, Bağımsızlık Bildirgesi'nin arkasında görünmez bir harita falan yok. | Open Subtitles | هيا , لا يوجد خريطة مخفية خلف إعلان الإستقلال |
| Bay Brown, Bağımsızlık Bildirgesi'nin arkasını bizzat gördüm... ..ve sizi temin ederim ki, orada sadece bir kayıt vardı... | Open Subtitles | سيد براون, لقد رأيت بنفسي خلفية إعلان الإستقلال وأنا أقسم لك , الشيئ الوحيد الذي يوجد هو الرقم الذي يحمل |
| Hareket halindeki bir minibüste, Bağımsızlık Bildirgesi üzerinde kimyasal testler yapamazsınız. | Open Subtitles | أنت لا يمكنك أن تجري فحص كميائي بجد على إعلان الإستقلال في خلف سيارة فان |
| Para ödemeden, Bağımsızlık Bildirgesi'nin bir kopyasıyla çıkmaya çalışmış. | Open Subtitles | هو حاول الهرب مع نسخة من إعلان الإستقلال دون أن يدفع |
| Ülkemizin bağımsızlık Bildirgesi ilan edilirken 39 yöneticimizden, 32 tanesi ayakta duruyordu. | Open Subtitles | هل تعلم من ال39 رجال الذين وقعوا اعلان وثيقة استقلالنا |
| Silahın Namlusu Partisi'nin planın Bildirgesi. | Open Subtitles | إنها وثيقة تزعم بأن الحزب يخطط لـ و أقتبس |
| Yarı öfke Bildirgesi, yarı Motosiklet Kulübü aşk mektubu. | Open Subtitles | إنها نصف بيان غاضب على نصف خطاب عضو محب للعصابة |
| - Bağımsızlık Bildirgesi'nden beri en büyük koloni eylemi olduğu yazıyor. | Open Subtitles | في شؤن المستعمرة البريطانية منذ اعلان الاستقلال |
| Aslında onlar Bağımsızlık Bildirgesi'nin ta kendisi. | Open Subtitles | إنّهم في الواقع أكثر شبهاً بإعلان الإستقلال. |