| O zaman nasıl Lance Armstrong 70 milyon adet o berbat, sarı silikon bileklikten sattı? | Open Subtitles | ماذا عن الـ 70 مليون سوار التي باعها لانس أرمستورنج ؟ |
| Asla bir dostunla iş yapma, asla bir kadınla dost olma ve deri bileklikten kurtul. | Open Subtitles | لاتعقد صفقة مع صديق مطلقا لاتكن صديقا لإمرأة وتخلّص من سوار الجلد |
| Tüm bunları şu küçük bileklikten mi anladın? | Open Subtitles | قد حصلت على كلّ هذا من سوار المعصم، أليس كذلك؟ |
| bileklikten kurtuluyorsun demek. Her şeyden yırtıyorsun. | Open Subtitles | هذا يعني أنه بدون سوار تتبع بدون أي شيء |
| bileklikten kurtulursam mı? | Open Subtitles | إذا أزالوا سوار التتبع ؟ |
| Bu işi düzgün yaparsak bileklikten de hapisten de yırtacağım. Özgür olacağım, Moz. | Open Subtitles | إن قمنا بهذا الأمر بشكل صحيح ، لن يكون (هنالك سوار ، ولا سجن ، سأصبح حرًّا ، يا (موز |
| Kolundaki tıbbi bileklikten. | Open Subtitles | سوار التنبيه الطبي. |
| Ian, ona ayağındaki bileklikten kurtaracağının sözünü verdi. | Open Subtitles | وعدَه (إيان) بأن يحرّره من سوار الكاحل. |