| Hayır Charlie, senin bilete ihtiyacın yok çünkü biletin varmış gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | لا يا شارلي.. أنت لا تحتاج لتذكرة لأنك تبدو كمن لديه تذكرة |
| O zaman nasıl oldu da ikinci sınıf bilete parası yetti? | Open Subtitles | إذن ، كيف إستطاع تحمل ثمن تذكرة من الدرجة الثانية ؟ |
| Son paramı buraya gelmek için tek yön bilete harcadım, ve sen bana inanç üzerinden iyileşmekten mi söz ediyorsun? | Open Subtitles | لقد أنفقت الدولار الأخير المتبقي لدي للوصول إلى هنا في تذكرة ذهاب فقط، و أنت تخبرينني بالشفاء عن طريق الإيمان |
| bilete ihtiyacın yoksa beni aramıyorsun. | Open Subtitles | لا ترد على إتصالاتي إلى إذا أردت تذاكر ما هذا ؟ |
| Yapamam kovboy kazanan numara olduğunu görmek için bilete ihtiyacım var. | Open Subtitles | لا استطيع يا راعي البقر علي ان ارى التذكرة |
| Herkes bilir ki bilete ihtiyacın var demek biletin var demektir. - Tamam. Bana bir bilet lazım. | Open Subtitles | حسنا أنا أريد تذكرة بهدوء أنا لدي تذكرتين الواحدة ب 300 |
| Bir bilete 1000$ verecekler ve siz onları smokinlerine kusturacaksınız. | Open Subtitles | سيدفعون آلف دولار للتذكرة وأنتم ستجعلونهم يفرغون ما في بطونهم |
| Bir karta, bir bilete veya bir kağıda hayalinizi yazın | Open Subtitles | أكتب اسمك وحلمك علي بطاقة أو لوحة أو تذكرة |
| Özür dilerim, Timmy. Ama yaşamak için 15 bilete ihtiyacın var. | Open Subtitles | اسف يا تمي ولكنك تحتاج الى 15 تذكرة للعيش |
| Komedilerin gittikçe hiddetli bir hal alıyor. bilete ulaşmak için pençelemek gerekiyor. | Open Subtitles | لقد باتت مسرحياتك الكوميدية هيجاناً عارماً كان علي أن أشقَّ طريقي بأظافري لأجل تذكرة |
| Ben de doğru olduğunu söyleyemem, ama bilete ihtiyacın var ve benim biletlerim var. | Open Subtitles | أنا لا أقول أنني أجد مسوغ لـ هذا لكن تحتاج لـ تذكرة وأنا سـ اجلب تذاكري |
| Normalde her pasaporta bir bilet vermeliyim fakat bu resmi belge sanırım dört bilete bedel. | Open Subtitles | عادة تكون تذكرة لكل جواز سفر هذا المستند رسمي جداً أعتقد أنه يساوي 4 تذاكر |
| Gecikmeler olsa da hala bir bilete ihtiyacın var tatlım. | Open Subtitles | بغض النظر عن التأخير لا تزالين بحاجة لتذكرة, أيتها الحبوّبة |
| Böyle bir uçakta, biletin varmış gibi görünürsen, bilete ihtiyacın olmaz. | Open Subtitles | لمثل هذه الطائرة لا تحتاج لتذكرة إن كنت تبدو وكأن لديك تذكرة |
| Anlamıyorsun. Bu gece bir bilete ihtiyacım var. | Open Subtitles | لا أنتِ لا تفهميني أحتاج لتذكرة الليلة |
| - Polisler için. Herkes bilir ki bilete ihtiyacın var demek biletin var demektir. | Open Subtitles | كل شخص يعرف أنه عندما تقول أنك تحتاج تذاكر هذا يعني أنه لديك تذاكر |
| O Singapur'a da gelebilir! bilete ihtiyacı yok | Open Subtitles | أيضاً هو يستطيع أن يصل إلي سنغافورة لا يحتاج إلي تذاكر طيران |
| Deli misin? Ben o bilete 500 dolar veririm. | Open Subtitles | هل أنت مجنون سأعطيه 500 دولار مقابل تلك التذكرة |
| Maalesef, son paramı bilete harcadım. | Open Subtitles | لسوء الحظ، صرفت آخر دولار معي على التذكرة. |
| Benim iki bilete parası yetmeyen bir doktor olduğumu sanacaksınız. | Open Subtitles | لابد و أنك تظنيني طبيب فقير طالما ليس في مقدوري شراء تذكرتين! |
| Dışarıdaki kalabalığa inanamazsın. Bir bilete 500 dolar veren varmış diyorlar. | Open Subtitles | لن تصدق الحشد الموجود بالخارج يقولون ان بعضهم قد دفع 500 دولار ثمنا للتذكرة |
| Bizim de bilete ihtiyacımız var. 3 tane. | Open Subtitles | أننا بحاجة إلى تذاكّر أيضًا، ثلاثة. |