| bilgisayarım donuyor, tükenmez kalemler yazmıyor kurşun kalemler kırılıyor. Zihnimdekiler uçup gidiyor. | Open Subtitles | توقف حاسوبي, وانتهى الحبر من الأقلام والاقلام الرصاص تنكسر, عقلي أصبح فارغاً |
| bilgisayarım da istemeyerek bunlardan birkaçını almış. | Open Subtitles | حاسوبي لربّما له بشكل غير مقصود إعترض بضعة من أولئك. |
| bilgisayarım ekran titrek. Ve duman dedektörüm çıktı. | Open Subtitles | شاشة حاسوبي غير ثابتة، وكاشف الدخان لا يعمل. |
| Mesela, ilk bilgisayarım hayatımda çok büyük bir gelişmeydi. | TED | مثل . .كمبيوتري .. والذي غير الكثير في حياتي |
| Peace Corps'da bir dizüstü bilgisayarım vardı ve ekran ölü piksellerle doluydu. | TED | كان لدي حاسوب محمول في بيس كوربس، والشاشة فيها الكثير من البيكسلات الميتة. |
| Yeni bir bilgisayarım var. Gerçek bir bilgisayar. Görmek ister misin? | Open Subtitles | انا لدي كمبيوتر جديد ، انه حقيقي اتريدين ان تريه ؟ |
| bilgisayarım bugün biraz ağır çalışıyor. | Open Subtitles | أعطني لحظات لأعثر عليك هنا حاسبي يعمل ببطء بعض الشيء اليوم |
| bilgisayarım çöktü de. Sadece e-postalarıma bakıyordum. | Open Subtitles | لقد تعطّل حاسوبي لقد كنتُ أتفقّد بعض الرسائل الإلكترونيّة |
| Şey, bu kolay değil. Benim bilgisayarım o kadar güçlü değil. | Open Subtitles | حسنا، ليس بهذه السهولة، ليس حاسوبي قوياً بما فيه الكفاية |
| Bana güvenen lanet olası insanlar var. bilgisayarım ise dondu. | Open Subtitles | لدي أشخاص يعتمدون علي وقد توقف حاسوبي عن العمل |
| Karışıklık yaratmam, ...ve bilgisayarım da doğru bilgiyi veriyor. | Open Subtitles | أنا لا اقوم بالخلط و حاسوبي يعطيني المعلومات الصحيحة |
| bilgisayarım bozulduğu için halk kütüphanesindeyim şu anda. | Open Subtitles | أنا في المكتبة العامة، لأنّ حاسوبي قد تعطل. |
| Tespit etmeli. Ediyor, ama bilgisayarım uyarmadı. | Open Subtitles | اجل كان كذلك، لكن التنبيه لا يظهر على حاسوبي |
| Benim bilgisayarım bu çekmeceyi kullanıyormuş gibi davranıyor. | Open Subtitles | بإستثناء أن حاسوبي بالفعل يدعي أن يستخدم هذا الدرج |
| Benim bilgisayarım da öyle. IT elemanı şimdi yardım ediyor. | Open Subtitles | إنه على حاسوبي أيضاً أرسل مسؤولاً تقني لمساعدتي الآن |
| bilgisayarım bozuldu, birinin onarması gerekiyor. | Open Subtitles | كما ترين، إنّ كمبيوتري معطل وأريد أحداً ليصلحه |
| Lana, bilgisayarım sadece sabit gerçekleri buluyor. | Open Subtitles | لانا ينطق كمبيوتري بالحقائق الجامدة فقط |
| Stratejilerim her şeyim burdaydı, bu yalnızca ev bilgisayarım değil. | Open Subtitles | إستراتيجيات كلّ شيء ، كانت فقط على حاسوب بيتي |
| bilgisayarım da yok. Beni bilirsin. | Open Subtitles | و بالتأكيد لا يوجد لدى كمبيوتر أنت تعرفنى |
| bilgisayarım tüm geçmişini sileceğim için yada | Open Subtitles | ليس علي القلق بشأن مسح تاريخ متصفح حاسبي, |
| bilgisayarım buradaydı, saatim de orada, ve karımın mücevher kutusu... içini tamamen boşaltmışlar. | Open Subtitles | حاسوبى كان هنا, ساعتى كانت هنا, و مجوهرات زوجتى كانت هنا انهم اخذوها بالكامل |
| bilgisayarım bir süre daha çeviriyle uğraşacak. | Open Subtitles | أتعلم ، الحاسب الخاص بي سيعطي وصْفاً تصويريّاً لمدّة طويلة |
| Adamları soyup soğana çevirip yeni bilgisayarım için gereken parayı kazanacağım. | Open Subtitles | وسأخذ كل أموالهم وأحصل على الأمور التي احتاجها لحاسوبي الجديد |
| NAKİL TAMAMLANDI bilgisayarım bir milyar dolar daha sağlıklı. | Open Subtitles | يبدو أن جهازى قد زاد بمقدار مليار دولار مما يجعلك المالك الفخور |
| - Dizüstü bilgisayarım için bir program. Biliyordur. - Ne yapacak? | Open Subtitles | انه برنامج على جهازي المحمول هو سيعرفه , لما هذا البرنامج |
| Sıradan birisi gibi göründüğümü biliyorum ama ben bilgisayarım. | Open Subtitles | إنظر أعرف أني أبدو كشخص عادي لكن أنا في الواقع التداخل |
| bilgisayarım tam bir hurda. | Open Subtitles | إن الكمبيوتر مجرد خردة |