| Richard, mercan resifleri yok olmadan bizi bilim için belgesel çekmeye teşvik etti. | Open Subtitles | ريتشارد أصر فقط على توثّيق الشقوق المرجانية في فلم للعلم قبل أن يختفوا |
| Bu bilim için bir dönüm noktasıydı ve bu yepyeni verilerde ne bulacağımıza dair hiçbir fikrimiz yoktu. | TED | كانت هذه قفزة للعلم ، لم يكن لدينا أي فكرة عن ما سنراه في هذا التاريخ الجديد |
| Akıllı telefonların sosyal medya için yaptığını bilim için henüz yapmaya başladı. | TED | بدأت تقدم للعلم ما قدمه الهاتف الذكي لوسائل التواصل الاجتماعي |
| fotoğraf çekimine seninle ben de gelmek istiyorum, bilim için. | Open Subtitles | أرغب في المجيء معك لجلسات التصوير. تعلم من أجل العلم. |
| Sonra isterseniz -- bilim için fedakarlık yapılır tabii -- mısırlar yere dökülüyor. | TED | وبعدها عليك أن... يجب التضحية من أجل العلم بعض الفشار وقع على الأرض |
| Ve bence bunun sonuçları da çok yoğun, ister bilim için olsun, ister ticaret ya da devlet için, ya da en önemlisi, bizler, bireyler için olsun. | TED | و اظن ان العقبات هنا كبيرة، سواء كان للعلوم للتجارة، او الحكومة، او ربما اكثر من اي شئ، لنا كافراد |
| Ama yakından bakarsanız, bu canlının içinde başka bir organizma yaşamakta ve bu organizma muhtemelen bilim için yeni. | TED | لكن دققوا النظر، يعيش داخل هذا القنديل كائن حي آخر هذا الكائن جديدٌ كلّيًا بالنسبة للعلماء. |
| Çünkü yukarı çıkarılırken eriyip gidiyorlar, bu yüzden de görüntülemek bilim için çok önemli. | TED | والتي تتفتت على الطريق، إذا الصور هي أمر حاسم للعلم. |
| Yeryüzündeki organizmaların büyük bir çoğunluğu bilim için hala bir bilinmez konumundadır. | TED | الأغلبية العظمى من الكائنات الحية لا تزال غير معروفة للعلم. |
| En yaygın olanlar defin ve yakılma ancak aynı zamanda bedeninizi bilim için bağışlayabilirsiniz. | TED | الخياران الأكثر شيوعًا هما الدفن أو الحرق، ولكن يمكنكم التبرع بأجسادكم للعلم. |
| Araştırmayı yürütmediğim her dakika bilim için büyük bir felakettir. | Open Subtitles | كل دقيقة لا أجري بها بحث تُعد خسارة للعلم |
| Ve bu,Çeviri Hareketi tarafından sembolize edilen ilmî gelenekle çarpıştığında, bilim için deprem etkisi yarattı. | Open Subtitles | عندما اصطدم ذلك بالتقليد العلمي الذي رمزت له حركة الترجمة فكانت له نتائج كبيرة للعلم |
| Bilinmeze doğru yol alırken denizaltının görevi deniz tabanını haritalamak ve bilim için yeni türleri aramak. | Open Subtitles | مهمة الغواصة، أثناء رحلتها عبر المجهول، تتمثل برسم قعر البحر والتقصي عن أيّ أنواعٍ جديدةٍ للعلم |
| Bu bilim için mantık zincirinin başlangıcıdır. | TED | انها بداية السلسلة السببية للعلم. |
| Pekâlâ, bilim için her şeyi yaparım. | TED | حسنًا، سوف أفعل أي شيء للعلم. |
| Einstein, insanın ya ailesi için ya da bilim için zamanı vardır... ama ikisine birden yoktur der. | Open Subtitles | وقال آينشتاين أن واحدا إما وقت للعلم أو الأسرة... ولكن ليس على حد سواء. |
| Şu anda bu mağaralarda bilim ve yeniden yapılandırma yapmaktayız ancak gelecekte bunları bilim için yaşam ortamı ve bedenlerimiz için ortam olarak kullanacağımızı düşünüyorum. | TED | ونحن الان بداخل الكهوف ، من أجل العلم والإستجمام ، ولكنني أعتقد أننا في المستقبل سنستخدمها للسكن وعمل البحوث على تلك الكائنات. |
| bilim için coşku olmazdı. | Open Subtitles | ولن تكون هناك حماسة من أجل العلم |
| bilim için harika bir şey yapıyorduk. | Open Subtitles | القيام بشيء عظيم حقاً من أجل العلم. |
| O kadar ironik ki, o kadar şey yapıyoruz, ama bu alanlar bilim için tam bir bilinmez. | TED | واجد من سخرية القدر بالرغم من كل هذه الابحاث ولكن تظل هذه المناطق معروفة بالكاد للعلوم. |
| Yemek için evet, ama bilim için değil. | Open Subtitles | ربما بالنسبة للطعام , لكن ليس بالنسبة للعلوم |