| O zamandır evde. Karısının öldüğünü bilmiyor bile. | Open Subtitles | إنه في مصح منذ وقتها ولا يعرف حتى أن زوجته قد ماتت |
| İşe yarayıp yaramadığını kimse bilmiyor bile ve insan üzerindeki etkilerinin ne olduğunu da. | Open Subtitles | لا أحد يعرف حتى إن كان يعمل، أو ماهي آثاره طويلة الأمد على جسد الإنسان. |
| Burada olduğumu bilmiyor bile! | Open Subtitles | كلا إنه لا يعلم حتى بأني هنا |
| O yaklaşan şeyin ne olduğunu bilmiyor bile. | Open Subtitles | إنه لا يعلم حتى ما سيحلّ بنا. |
| Her an yönlerini değiştirebilirler, yani ordu nereye gittiklerini bilmiyor bile olabilir. | Open Subtitles | يتم تغيير إتجاهها في أي وقت والجيش... لا يعلمون حتى إلى أين تتجه الصواريخ |
| - Polisler bu caddenin burada olduğunu bilmiyor bile. | Open Subtitles | -الشرطة لا يعلمون حتى بوجود هذا الشارع |
| Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Ciddi bir ilişkinin ne demek olduğunu bilmiyor bile. | Open Subtitles | إنها لا تعرف أن تميز بين العلاقات الجادة و بين الفطائر لحد الآن ، و الذي أقصده من كلامي |
| Kimse ne dediğini bilmiyor bile. | Open Subtitles | لا أحد حتى يعلم مالذي تتحدث عنه |
| Burada yalnız kaldığımı kimse bilmiyor bile. | Open Subtitles | لا أحد يعرف حتى انني هنا وحدي |
| Elinde o kadar güç var ve onunla ne yapacağını bilmiyor bile. | Open Subtitles | وهو لا يعرف حتى ماذا يقوم بها |
| Bu adam, karanlıkta yaşıyor ve gözlerinin kapalı olduğunu bilmiyor bile. | Open Subtitles | (يخدعهم بكل بسهولة) هذا الرجل يعيش في الظلام ولا يعرف حتى بأن عينيه مغلقة |
| Çaldığımı bilmiyor bile. | Open Subtitles | لا يعرف حتى أنني سرقته. |
| Francis, seni buraya çağırdığımı bilmiyor bile. | Open Subtitles | فرانسيس) لا يعلم حتى بطلبي لمجيئك) |
| Sakin olun efendim, Hiç bişey bilmiyor bile. Bir bankayı nasıl soyabilir? | Open Subtitles | سيدي، إنها لا تعرف حتى الغمز كيف تسرق مصرف؟ |
| Hiçbir müşteri şikayet etmedi. Kimse bilmiyor bile. | Open Subtitles | لم يتقدم عميل بشكوى لا أحد حتى يعلم |