| Diyorum ki, normal yolda yürüyorsun bütün kalıntılar orada duruyor binlerce yıllık şeyler. | Open Subtitles | أعني, تمشي في الطريق وأولئك هناك المخربين فقط قابعين هناك لآلاف السنين |
| Bu semboller binlerce yıllık, ölümle ve ayinlerle takıntılı gruplarla bağlantılı. | Open Subtitles | هذا الرمز يعود لمجموعات مهووسة بالقتل والتضحيات البشرية لآلاف السنين |
| binlerce yıllık ortak evrim bile bizi kimyasal olarak bağlamış olabilir. | TED | آلاف السنين من التطور المشترك قد يكونوا ارتبطوا بنا كيميائيًا. |
| binlerce yıllık olduğu sanılan... 89 sene zaten hayli uzun. | Open Subtitles | الذى يعتقد أن عمره آلاف السنين توقفت عند ال89 لفترة الأن |
| Tamam. Buraya asıl geliş sebebim sizi benimle binlerce yıllık bu gizemi keşfedip çözmeye davet etmek. | Open Subtitles | سبب قدومي إلى هنا هي دعوتك لأستكشاف وحل هذا اللغز الذي عمره ألف عام معي. |
| On bin ila yüz binlerce yıllık sürelerde meydana gelen Dünya'nın yörüngesindeki küçük değişimler güneş ışığının Dünya'daki dağılımını değiştiriyor. | TED | تغيرات بسيطة في مدار الأرض تحدث على مدى العشرات إلى مئات الآلاف من السنين تغير توزيع ضوء الشمس على الأرض. |
| Ve bunların tümü sizi binlerce yıllık insan yaratılığı hakkında meraklandırıyor ve her sanat eserinin bu hikayeye nasıl oturduğunu gözler önüne seriyor. | TED | وهو ما يجعلكم تفكرون حرفيا بمئات آلاف الأعوام من إبداع البشر و كيف يعكس الفن الإنساني هذه القصة. |
| Bu oymalar binlerce yıllık aslan ve devekuşu gibi hayvanlarla dolu | Open Subtitles | عمر هذه النقوش آلاف السنوات و هي تظهر صورة أرض خصبة |
| Eğer bunu yapmazsak, bütün uygarlığımız 100 binlerce yıllık tarih sonsuza dek yok olacak. | Open Subtitles | فإذا لم نفعل ذلك فحضارتنا بأكملها مائة ألف سنة من التاريخ سوف تزول إلى الأبد |
| Odaklarından biri, insanları binlerce yıllık kalıtsal sosyal sınıflara göre sınıflandırmanın bir yolu olan kast sistemidir. | TED | من بين النقاط التي ركّزت عليها؛ النظام الطبقي، وهو طريقة تصنيف الأشخاص حسب الطبقة الاجتماعية الموروثة التي تمتد لآلاف السنين. |
| Ve binlerce yıllık geleneği devam ettirirken asırlara uzanan kutsal bağı onurlandırıyoruz. | Open Subtitles | "وكما نتابع تقالدينا الممتدة لآلاف السنين" "فإننا نبجل هذه العلاقة الأبدية" "والممتدة عبر العصور" |
| Mansi yerlilerinin binlerce yıllık geçmişi buraya yazılmış. | Open Subtitles | السكان الأصليون " مونسي " قلت أنهم هنا لآلاف السنين |
| Bünyelerinde binlerce yıllık kendi hikayelerini barındırıyorlar, ve tabii ki doğal ve insani olayları da. | TED | فهي تحمل في طياتها آلاف السنين من تاريخها الذاتي كما انها تحتفظ بسجلات الأحداث الطبيعية و الإنسانية |
| Aşağıda binlerce yıllık dünya tarihi var. | Open Subtitles | يوجد آلاف السنين من تاريخ العالم هناك في الأسفل. |
| Tesadüfe bakın, yakınlrdaki bir arkeolog, binlerce yıllık olduğuna inanılan bir lahiti ortaya çıkardı. | Open Subtitles | في الوقت نفسه، نبش علماء الآثار على مقربة تابوتًا حجريًا للتو يُعتقد بأن عمره آلاف السنين. |
| Buraya asıl geliş sebebim sizi benimle binlerce yıllık bu gizemi keşfedip çözmeye davet etmek. | Open Subtitles | سبب قدومي إلى هنا هي دعوتك لأستكشاف وحل هذا اللغز الذي عمره ألف عام معي. |
| Darwin'in evrim teorisi yavaştır, yüzlerce binlerce yıllık bir sürece yayılır. | TED | لان التطور الدارويني بطيء ويستغرق مئات الآلاف من السنين |
| Arzuları binlerce yıllık kölelik tarafından yıpratılmış değil. | Open Subtitles | إرادتهم لن تضعف بمرور آلاف الأعوام من العبودية |
| Mevcut strateji bütün dünyayı ve binlerce yıllık insanlık tarihini birbirine bağlıyor. ki bu benim için kayda değer bir şey. | TED | وهذه الخطة امتدت حول العالم كله، وعبر آلاف السنوات من تاريخ البشرية، وذلك كان رائعاً جدا بالنسبة لي. |
| Tanrı'nın binlerce yıllık emeğini yıkacaklar. | Open Subtitles | هم يفسدون ألف سنة من العمل الديني |
| binlerce yıllık hayatımda bir kişi bile senin yaptığın türde bir şey yapmadı. | Open Subtitles | خلال آلاف السنين التي شهدتها ما فعل امرؤ حيّ قطّ مثل ما فعلتِه. |