| Sanırım bir çıkar çatışması içindesin. | Open Subtitles | أعتقد بأنه ربما يكون لديك تضارب في المصالح. |
| Ayrıca önceliği bu olaya getirdiğinden beridir bir çıkar çatışması olduğu ortada. | Open Subtitles | بالإضافة لهذا ، هذا بالقطع تضارب في المصالح حيث انك قائد التحقيق في هذه القضية |
| Başkanla aynı yatağa girdiği için bunun bir çıkar çatışmasına dönüşüp dönüşmeyeceği merak konusu. | Open Subtitles | ليس سريعا جدا بقول الكثير من الأمريكين حين سألوا هل هو تعارض في المصالح |
| Son terapistimle aramda geçen bağ bulunmayan, sadece seksüel bir çıkar ilişkisiydi. | Open Subtitles | لقد كانت مبهمة، جنسية بالكامل. بمثابة علاقة" أصدقاء مع فوائد". مع معالجتي الأخيرة. |
| Karşılıklı bir şey hissetmeyeceğimiz, sadece sevişeceğimiz bir çıkar ilişkisinde olmam gerekiyordu. | Open Subtitles | يفترض بي أن أكون في علاقة "أصدقاء مع فوائد".. حيث لا يوجد بها أمور عاطفية، فقط ممارسة الجنس |
| Bu durum muazzam bir iş fırsatından ziyade, senin için bir çıkar çatışması değil mi? | TED | أليس ثمة تعارض مصالح بالنسبة لك، بعبارة أخرى، ألا يوفر لك هذا فرصة أعمال ضخمة؟ |
| Biliyorum ama eğer bir çıkar çatışması yaşarsak onu seçeriz. | Open Subtitles | أعلم ذلك ولكن لو كان هناك تعارض مصالح سنختاره |
| Belki farklı siyasi felsefelerimiz olabilir ama ne olursa olsun aramızda bir çıkar çatışması yok. | Open Subtitles | لديكما فلسفة سياسية مختلفة وليس هناك تضارب في المصالح أبدا. |
| Mellie senatoya seçilecek bu net bir çıkar çatışması. | Open Subtitles | تضارب واضح في المصالح ليس هناك التفاف حول هذا |
| Açığa alınmasaydın bile, bu yine de çok büyük bir çıkar çatışması. | Open Subtitles | حتى لو كنت لم وقف التنفيذ، أنها لا تزال ضخمة تضارب في المصالح. |
| - Kardeşini seviyorsa uygundur. - Burada bir çıkar çatışması var. - Ailenin yok. | Open Subtitles | بل هي كذلك إن كان يحب أخيه - لدينا تضارب في المصالح - |
| Bu bana bayağı büyük bir çıkar çatışmasıymış gibi geliyor. | Open Subtitles | يبدو هذا كتعارض كبير في المصالح. |
| Büyük bir çıkar çatışması için yapıyor bunu. | Open Subtitles | هذا لوحده يعد تضاربًا في المصالح |
| Bu büyük bir çıkar çatışması. | Open Subtitles | {\FF00FF\3c990066}أنه تضاربُ كبيرُ في المصالح |
| bir çıkar çatışması yoksa tabii. | Open Subtitles | إلا إن كان لديك أي تضارب في المصالح. |
| O hâlde bir çıkar çatışması yaşayacağız gibi. | Open Subtitles | يبدو إذًا أنّ بيننا تعارضًا في المصالح |
| Sadece üç gün sürdü ama çok başarılı bir çıkar ilişkisiydi. | Open Subtitles | آعترف بأنها كانت ثلاثة أيام... ولكنها كانت علاقة "أصدقاء مع فوائد" ناجحة. |
| Burada bir çıkar çatışması var. | Open Subtitles | رئيس الولايات المتحدة الامريكية انه تضارب مصالح |
| Burada bir çıkar çatışması olduğunun farkındasın değil mi? | Open Subtitles | هل أنتِ واعية من أن هناك تضـُـارب مصالح هنا |