| Evet, deposu dolu bir bot ve bir çantanın içinde 100 bin tane midye de istiyoruz. | Open Subtitles | ذلك صحيح, ونريد قارباً بخزّان وقود مملوء و نريد مئة ألف دولار بعملات ورقية في حقيبة |
| Bir yerlerde, kendisini tıklatmamı bekleyen bir çantanın içinde. | Open Subtitles | إنها في حقيبة في مكان ما فقط إنتظرني للدخول |
| bir çantanın içinde bulduk. Yanında uçak biletleri, nakit ve birkaç sahte kimlik de vardı. | Open Subtitles | وجدناه في حقيبة سفر مع تذكرة طائرة ومال وبعض الهويّات المُزوّرة. |
| Çocuklardan birini bir çantanın içinde evine yollamayı isterse buna asla engel olamayız. | Open Subtitles | إذا يريد إرسال طفل الى بيته في حقيبة لا شيء هناك يمكن أن نعمله حول ذلك - ماذا يعمل؟ |
| bir çantanın içinde ne işim var? | Open Subtitles | ماذا أفعل في حقيبة "نوردستورم"؟ |
| Virüs metal bir çantanın içinde. | Open Subtitles | الفيروس في حقيبة معدنية |
| Lanet olası bir çantanın içinde. | Open Subtitles | في حقيبة لعينة |