| Ama susturucu basit bir silindir. Kontrolden geçmiş bir çantaya kolayca konabilir. | Open Subtitles | ولكن كاتم الصوت إسطوانيّ الشكل فحسب يمكن تخبأته بسهولة في حقيبة مفتّشة |
| Bütün eşyalarını bir çantaya sıkıştırmak için küçük küçük mü katladın? | Open Subtitles | هل لففت أغراضك حقاً بصورة صغيرة تجعلها تلتئم في حقيبة واحدة؟ |
| Onu bagajımdaki bir çantaya koydum, şehir dışına çıkınca onu sadece tepeden aşağı yuvarladım. | Open Subtitles | لذا وضعته في حقيبة من صندوق السيارة حالما وصلنا خارج المدينة قلبته أسفل التل |
| Kremlerim lavabonun yanında mı yoksa hepsini toplayım bir çantaya koyup birbirinin üzerine aksın diye mi bıraktı bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم هل ما زالت مستحضراتي على المغسلة أو إن أخذهم ووضعهم في كيس وأصبحوا يتسربوا على بعض |
| Alıkoyucu haklıymış. bir çantaya 15 milyon yen sığıyor. | Open Subtitles | الخاطف على حق حقيبة واحدة يمكنها حمل 15 مليون ين |
| İşte paranın çoğunu, Detektif Griffin'le buluşmadan evvel başka bir çantaya aktarmamım sebebi de buydu. | Open Subtitles | وذلك كان سبب قيامي بنقل المال الى حقيبة اخرى قبل مقابلة جريفن |
| Bütün dünyam patlarken her şeyi küçük bir çantaya tıkamazdım. | Open Subtitles | نعم , لم استططع حزم كل شيء في حقيبة صغيرة عندما انفجر عالمي كله على راسي |
| 36 yaşındaki bir insan kendisi için kıymetli her şeyi nasıl sadece bir çantaya sığdırır? | Open Subtitles | كيف يحدث هذا ، يممكنني أن أعيش لـ36 سنة أحزم كل ما هو مهم بالنسبة لي واضعه في حقيبة ؟ |
| 36 yaşındaki bir insan kendisi için kıymetli her şeyi nasıl sadece bir çantaya sığdırır? | Open Subtitles | كيف يحدث هذا ، يممكنني أن أعيش لـ36 سنة أحزم كل ما هو مهم بالنسبة لي واضعه في حقيبة ؟ |
| Hepsini bir çantaya koymak eve götürmek ve onlara göstermek. | Open Subtitles | أردت أن أضعه في حقيبة أخذه للبيت وأريهم إياه |
| Tüm sahip olduklarım tek bir çantaya sığıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن كل ما املكه يدخل في حقيبة واحدة |
| Sonra da, kimlik kartlarının takip ettiğini bildiği için sisteme, 75 çalışanın bir çantaya sıkış tepiş doluşup kendilerini uzaya fırlattıklarını düşündürttü. | Open Subtitles | وبذالك سيقوم النظام بتعقب البطاقات لذالك جعلته يفكر بأن 75 موظف محشورين في حقيبة وألقوا بأنفسهم في الفضاء |
| Nakde çevirdiğin her şeyi yeşil, spor bir çantaya koyuyorsun. | Open Subtitles | كل ما تملكه يتحول الى أموال وتضعه في حقيبة رياضية خضراء |
| Bundan sonra bir çantaya sıçmam gerekecek. | Open Subtitles | سيتحتم عليّ قضاء حاجتي في كيس من الآن وصاعدًا. |
| "Tamam, bunu plastik bir çantaya koyacağım ve dışarı çıkıp bir çukur kazıp, onu da içine koyacağım." | TED | قلت لنفسي: "حسنا، سأضعه في كيس من البلاستيك، وآخذه للخارج وأحفر حفرة وأضعه فيها ". |
| Seni bir çantaya atar, küçük yumrularını buraya koyarım. | Open Subtitles | أرميكِ في كيس أدخل أطرافك بالداخل |
| Sanırım daha büyük bir çantaya ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | أعتقد أننا سنحتاج الى حقيبة أكبر |
| Tamam, sen o işi hallederken ben de Alison'un evinde Rollins'in eşyalarını bir çantaya tıkıştırıp aceleyle terk edilmiş süsü vereceğim. | Open Subtitles | صحيح، وبينما تفعلين ذلك سأكون في منزل آليسون أضع أغراض رولينز في حقيبة صغيرة |