| Bu işi toparlamak için bir şansın var. | Open Subtitles | ما أراه هو أن لديك فرصة واحدة لقلب الأمور |
| Beni yetmek için tek bir şansın var | Open Subtitles | لديك فرصة واحدة لتغلبني و هذا سيتطلب تدخلاً إلهياً |
| İkinci bir şansın var. Bunları değiştirebilirsin. | Open Subtitles | لديكَ فرصة ثانية، يُمكنكَ تغيير كلّ ذلك. |
| Eğer böyle birşey söylediyse bence hala bir şansın var | Open Subtitles | لأنها لو قالت هذا الكلام لايزال لديك فرصة معها |
| Tek bir şansın var. Yapabileceğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | وانت لديك فرصه واحده هل تعتقد أنك تستطيع فعلها ؟ |
| İşleri düzeltmek ve dünyanın aklındaki insan olmak için sadece bir şansın var. | Open Subtitles | لقد حصلت على فرصة واحدة لوضع الأمور في نصابها لتكوني الشخص الذي يفكر به العالم |
| Ama senin hala bir şansın var. | Open Subtitles | ... ولكنأنتِ مازالتِ تملكين الفرصة |
| Tek bir şansın var ve şimdi. | Open Subtitles | , أمامك فرصة واحدة و بعدها سينتهي أمرك |
| dönüp gitmek için bir şansın var ya sonra? | Open Subtitles | لديك فرصة واحدة لتستدير وتغادر وماذا ستفعل؟ |
| bir şansın var, onu batırırsan, bitersin. | Open Subtitles | لديك فرصة واحدة. تفسدينها تنتهي حياتك المهنية. |
| Ama bundan kurtulmak için tek bir şansın var. | Open Subtitles | لكن لديك فرصة واحدة للخروج من هذا المأزق |
| Bu gidişatı durdurman için bir şansın var artık. | Open Subtitles | لديكَ فرصة لتعطيل الدورة أخيراً |
| Tek bir şansın var. | Open Subtitles | لديكَ فرصة واحدة |
| Hala bir şansın var. | Open Subtitles | لا تزال لديكَ فرصة. |
| Ama iyi bir teyze olabilmek için hala bir şansın var. | Open Subtitles | لكن ... الآن لديك فرصة معها |
| Zavallı hayatını, torununa feda etmek için bir şansın var. | Open Subtitles | لديك فرصه لتثبت اهميه وجودك ذبيحه لحفيدك |
| Ama senin de bir şansın var. | Open Subtitles | لكنّك حصلت على فرصة. |
| Ama senin hala bir şansın var. | Open Subtitles | ... ولكنأنتِ مازالتِ تملكين الفرصة |
| Şu an hayatını yoluna koyman için bir şansın var kardeşim. | Open Subtitles | أمامك فرصة لتنظف حياتك يا أخي، الآن. |
| Olabileceğini bildiğim kişi olman için bir şansın var. | Open Subtitles | ولديك الفرصة لتصبح الرجل الذي أعلم أنّه بإمكانك أن تغدوه |
| Umurumda değil, çünkü SPK ile temize çıkıp kendini kurtarman için küçük bir şansın var. | Open Subtitles | لا أكترث إن صدقتِ أم لا لكن هناك فرصة لتعترفي لهيئة المالية والتداول لتنقذي نفسكِ |
| Kendini temize çıkartmak için tek bir şansın var. | Open Subtitles | لديك فرصة أخيرة لإنقاذ نفسك |
| Eğer Bob Vance'i düşündüysen gerçekten bir şansın var. | Open Subtitles | لديك فرصة أفضل اذا فكرت في بوب فانس |
| Kendini kurtarmak için yalnızca bir şansın var. Peki her maçın gerçek sonucu ne? | TED | لديك فرصة وحيدة لإنقاذ نفسك، لذا ما هي النتيجة الحقيقية لكل مباراة؟ |
| İş işten geçmeden önce avukatını arayıp karakola gelip ifadeni değiştirmek için bir şansın var. | Open Subtitles | لديك هذه الفرصة للاتصال بمحاميك تعال للقسم وغير أقوالك قبل فوات الأوان |
| Şehri elinde tutmak için bir şansın var. | Open Subtitles | هنا عندك فرصة للدفاع عن المدينة |