| Evet, anne. Sana söylemem gereken bir şey daha var. | Open Subtitles | نعم يا أمي هناك أمر آخر علي أن أخبركم به |
| Bilmen gereken bir şey daha var. Burada kutuplar terstir. | Open Subtitles | هناك شيء واحد يجب أن تعرفه هنا بأسفل، الأقطاب معكوسة |
| Başka bir şey daha jenerik ilaç üreticilerini gerçekten korkutabilir. | TED | هنالك شئ آخر يمكنه حقا إخافة مصنعي الأدوية غير المسجلة. |
| Bir sıraya bakarsak, bu şemadan anlayabileceğimiz başka bir şey daha var. | TED | هناك شيء آخر يمكننا فهمه من هذا المخطط إن نظرنا إلى صفٍ. |
| - bir şey daha var. Şunu da düşünmeliyim... Belki Dani, şerif abisini aradı. | Open Subtitles | تعرف شيء اخر ربما أن داني اتصلت بأخيها الشريف |
| Ayrıca bu haritada başka bir şey daha fark edeceksiniz. | TED | ولكنكم ستلاحظون شيئاً آخر يتعلق بهذه الخريطة. |
| Gitmeden önce paylaşmak istediğim son bir şey daha var. | Open Subtitles | قبل أن تذهب هناك شيء أخير أود أن أطلعك عليه |
| Holografiyle ilgili henüz söylemediğim bir şey daha var, bilmeniz gerekiyor. | TED | هناك أمر آخر تحتاجون لمعرفته حول الصور ثلاثية الأبعاد لم أخبركم عنه بعد. |
| Ve sayfalar çevrildikçe, başka bir şey daha olmaya başladı. | TED | وكلما قمت بتغيير الصفحة، بدأ أمر آخر بالتغير أيضاً. |
| Dallas bir şey daha, lütfen onu çok kızdırma. | Open Subtitles | دالاس ، أمر آخر أرجوك ِ ، لا تحاولي استفزازه. |
| bir şey daha. Yerinizde olsam, yoğun ve kalın sis olduğunda dışarı çıkmazdım. | Open Subtitles | شيء واحد ، لو كنتُ مكانكِ سأتجنب السير أثناء الضباب |
| Size bir şey daha söyleyeceğim kardeşlerim. | Open Subtitles | تبقى شيء واحد اود ان ابوح به أيها الأخوة |
| Bir bisiklet sürücüsü olduğuna göre öğrenmen gereken bir şey daha var. | Open Subtitles | .. والآن، بما أنكِ فتاة تحبّ الدراجات ثمّة شئ آخر عليكِ تعلّمه |
| Bu önemli bir makine. Başka bir şey daha yaptım. Günlük yüz milyar tıklamanın, 55 milyon bağlantının, neredeyse beynimizdeki sinaptik bağlantılarla aynı sayıda olduğunu öğrendim. | TED | لذا عملت شئ آخر. عرفت أن 100 بليون نقرة في اليوم، 55 تريلليون رابط، تعادل تقريباً عدد التشبيكات في المخ. |
| DNA örneği ve tırnaklarında metal kalıntıları var. Ama bir şey daha var. | Open Subtitles | هناك دليل يرتبط بالحمض النووي وشظايا الحديد تحت الأظافر, لكن هناك شيء آخر |
| Ve burada hayatımı güzel kılabilecek başka bir şey daha var. | Open Subtitles | و هناك شيء آخر هناك من شأنه جعل الحياة مجزية جداً |
| Söylemek istediğim bir şey daha var Sana aşık olamam bende başkasına verebilecek herhangi bir sevgi kalmadı. | Open Subtitles | هناك شيء اخر اردت ان اخبرك به أنا .. لن اكون قادرة على أن أحبك |
| Ama bilmen gereken bir şey daha var: Katilin adı. | Open Subtitles | : لكن هناك شيئاً آخر تودين معرفته أسم القاتل |
| Yeniden birleşmenizden önce senden istediğim bir şey daha var. | Open Subtitles | قبل لمّ الشمل هناك شيء أخير يجب أن أطلبه منكي |
| - O aptal kitapla ilgili bir şey daha duymak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أسمع أي شيء أخر عن هذا الكتاب الغبي |
| Artı hanesine yazılacak bir şey daha. | Open Subtitles | في الواقع إنه أمرٌ آخر لأجل القائمة الإيجابيه |
| Bir şey daha: Penny'nin oyunu kesinlikle temiz ve iyi kurulmuştu. | Open Subtitles | و شيء آخر أيضا، هناك تأثير خَلقي معين على اللعبة، بيني |
| John, bir şey daha var. | Open Subtitles | لا، لا، جون، هناك فقط شيء أكثر واحد. |
| Eğer bir şey daha söylersen, ... yarın gece de kalırım. | Open Subtitles | إذا قلت أى شىء آخر سأبقى ليلة الغد أيضاً |
| O zaman başka bir şey daha olacak. Max ve ben Boston'a taşınıyoruz. | Open Subtitles | شئ أخر على وشك الحدوث لك . أنا وماكس سننتقل لبوسطن |
| bir şey daha. Şu gazetedeki fotoğraf... | Open Subtitles | وعندي شئ اخر ايضا انا بحثت في هذه اللقطة |
| bir şey daha var... ben Aryan, sen de deve boku olduğun için iki çift plastik eldiven giyersen memnun olurum. | Open Subtitles | و شيءٌ آخر كوني آرياً و أنتَ من وراء الجِمال سأُقدّرُ لكَ لبسكَ زوجين من هذه القفازات البلاستيكية |