| Bu barış teklifinin karşılığında sizden bir şey istedi mi? | Open Subtitles | هل أرادت شيئاً في مقابل عرض السلام هذا ؟ |
| Ve muhtemelen anlamayacağım bir nedenden dolayı başka bir şey istedi. | Open Subtitles | و لأي سبب كان و هذا الذي لن أفهمه على الأرجح... هي أرادت شيئاً آخر |
| O, aa, daha insancıl bir şey istedi. | Open Subtitles | أرادت شيئاً... أكثر إنسانية. |
| Ordu, askerleri günlerce ayakta tutacak bir şey istedi ama başarısız oldu. | Open Subtitles | الجيش أراد شيئاً من شأنه أن يبقي الجنود مستيقظين لعدة أيام ولكنه فشل |
| - bir şey istedi diyelim işte. | Open Subtitles | لنقل فقط أنه أراد شيئاً ماذا أراد؟ |
| - Yani katil ya ondan bir şey istedi... | Open Subtitles | لذا إما أن القاتل أراد شيئاً منه، |
| Ama karşılığında bir şey istedi. | Open Subtitles | لكنّه أراد شيئاً بالمقابل. |
| Paul da karşılığında bir şey istedi. | Open Subtitles | و(بول) أراد شيئاً في المقابل |
| Paul da karşılığında bir şey istedi. | Open Subtitles | و(بول) أراد شيئاً في المقابل |