| Sakın endişelenme. Bir şeyin yok. Sadece ufak birkaç sıyrık. | Open Subtitles | لكن لا تقلقي، أنت بخير لديك بعض السحجات المتوسطة فحسب |
| Tamam dostum, Bir şeyin yok. Kendini yukarı doğru kaldırabilir misin? | Open Subtitles | حسناً يا صاح، أنت بخير الآن هل تستطيع رفع نفسك ؟ |
| Sadece bir cilt yanığı. Bir şeyin yok. | Open Subtitles | نعم أنت بخير مجرد جلد محروق سوف تكون بخير |
| Erkek dergilerinin eski sayılarından daha şehvetli Bir şeyin yok mu? | Open Subtitles | يا صاح، أليس لديك شيء أكثر قذارة عدا مجلّة "جينت" القديمة؟ |
| Eğer dediğin doğruysa ve masumsan, öyleyse korkacak Bir şeyin yok demektir. | Open Subtitles | اذا كان ما تقوله حقيقيا اذا انت بريء و ليس لديك ما تخاف منه |
| Bir şeyin yok. Bir şeyin yok. Ellerini kaldır. | Open Subtitles | أنت بخير، أنت على ما يرام ارفع يديك |
| Birincisi Bir şeyin yok, ikincisi de mahkemeden "fizyatrik bakımını" Wagerstein'a geçirttirdim. | Open Subtitles | أولاً أنتِ بخير وثانياً تم من المحكمة تغيير راعيتك النفسية إلى ويجريستن |
| Harika. Hayatın boyunca ilaç içmek zorunda kalman haricinde Bir şeyin yok. | Open Subtitles | ستحتاج لدواء لبقية حياتك عدا ذلك، أنت بخير |
| Bir şeyin yok. Bir şeyin yok. Bir şeyin yok. | Open Subtitles | لا بأس , لا بأس بهذا , أنت بخير , أنت بخير لا بأس , أنت بخير |
| Test sonuçların bir saat kadar önce geldi. Bir şeyin yok. | Open Subtitles | لقد ظهرت نتائج فحوصاتك منذ ساعةٍ تقريباً أنت بخير |
| Tut bunu, tut. Tamam iyisin. İyisin, Bir şeyin yok. | Open Subtitles | هنا ، هُنا خذي ، أنت بخير .أنتبخيرأنت بخير. |
| Bir şeyin yok. Sadece biraz yardıma ihtiyacın var. Dokunma bana. | Open Subtitles | أنت بخير, فقط تحتاجين للمساعدة لا تلمسني. |
| Bir şeyin yok. Sadece biraz yardıma ihtiyacın var. Dokunma bana. | Open Subtitles | أنت بخير, فقط تحتاجين للمساعدة لا تلمسني. |
| O zaman endişelenecek Bir şeyin yok değil mi? | Open Subtitles | إذاً ليس لديك شيء لتقلق من أجله أليس كذلك؟ |
| Peki söyleyecek Bir şeyin yok mu? | Open Subtitles | إذاً ، ليس لديك شيء لتقوله ؟ مهلاً مهلاً ، لا تقم بذلك |
| Eğer dediğin doğruysa ve masumsan, öyleyse korkacak Bir şeyin yok demektir. | Open Subtitles | اذا كان ما تقوله حقيقيا اذا انت بريء و ليس لديك ما تخاف منه |
| Bir şeyin yok. İyisin. | Open Subtitles | أنت على ما يرام |
| Bir şeyin yok. Buraya gel. Geçti. | Open Subtitles | أنتِ على ما يرام تعالي إلى هنا، أنتِ بخير |
| Onun kaybedeceği bir şey yok, seninse kazanmak için Bir şeyin yok. | Open Subtitles | ليس لديها شيء لتخسره وأنتِ ليس لديكِ شيء لتربحيه |
| Geçti artık, utanacak Bir şeyin yok. | Open Subtitles | الآن، الآن لا يوجد ما تخجلين بشأنه |
| Gıda zehirlenmesiyse dediğin gibi endişelenecek Bir şeyin yok demektir. | Open Subtitles | إنّه تسمّم غدائيّ ليس هناك ما يدعو للقلق |
| Merak etme, Bir şeyin yok. | Open Subtitles | إنّك على ما يرام |
| Öyleyse endişelenecek Bir şeyin yok, değil mi? | Open Subtitles | إذن ليس لديك شئ تقلق من أجله أليس كذلك ؟ |
| Özür dileyecek Bir şeyin yok. | Open Subtitles | لا , ليس لديكِ شئ لتعتذري منه |
| Bir şeyin yok. Benimle kal, tamam mı? | Open Subtitles | ستكونين على ما يُرام ، ابق معي ، حسناً ؟ |
| Giyecek Bir şeyin yok. | Open Subtitles | ليس لديكِ ما ترتدينه. |
| O zaman saklayacak Bir şeyin yok. Gösterinin videosunu görmemiz gerek. | Open Subtitles | إذاً ليس لديك شيئاً كي تخفيه نريد أن نرى تسجيلات العرض |