| Burada, Hickory Sokağı'nda bir şeyler var, bu iki ölümün ardındaki göremediğimiz şeyler. | Open Subtitles | هناك شئ ما في طريق هيكوري شئ ما خلف تلك الوفيتان لا نراه |
| Hikâye kurgusunda büyüleyici bir şeyler var ki biraraya getirildiğinde, onu duyan kişi tarafından özümsenebilir ve yeniden hatırlanabilir. | TED | هناك شيء ما سحري في تركيبة القصة مما يجعلها عند تجميعها سهلة التلقي ومن ثم التذكر من قبل المُتلقي. |
| Ama yanlış olan bir şeyler var. O vuruş o kadar güçlüydü ki sıyırıp geçse bile bayılıp kalması gerekirdi. | Open Subtitles | لكن ثمّة شيء خطأ، ذلك الهجوم كان قويًّا بما يكفي ليفقده الوعي. |
| Bakın, işte Huck, okuma yazması olmayan bir çocuk, hiç okul görmemiş, ama içinde bir şeyler var. | TED | ترون, هاهنا هاك, صبي امي, لم يتحصل على اية تعليم لكن هنالك شيء فيه. |
| Jinora, Korra'ya söylemek istediğin bir şeyler var mı? | Open Subtitles | هل ثمة شيء بودك أخبار كورا بخصوصه يا جينورا؟ |
| Yine de bu çocuğun içinde yaşanan bir şeyler var. | Open Subtitles | ولكن لا يزال هناك أمر ما يدور بداخل جسد الصبي. |
| Bu plajda çok dinlendirici ve zarif olan bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيئ مريح جدا, وأنيق بشأن الشاطئ. أتعرفين ماذا أقصد ؟ |
| Düşünme tarzımızı bu çizgide devam ettireceksek şu soruya asla cevap veremeyeceğiz. ''Neden hiçlik mümkünken bir şeyler var?'' | TED | لو إتبعنا طريقة التفكير هذه، حينها لن يكون بإمكاننا الإجابة على السؤال، "لماذا هناك شئ بدلا عن لا شئ؟" |
| Sandra, sende tuhaf bir şeyler var. Pek kendinde değilsin. | Open Subtitles | ساندرا هناك شئ غير فيكِ لا تبدين على عادتك |
| Bak, eğer şekilsizse, düzgün değilse, şekle girmiyor demektir. Tam olmuyor. Eksik bir şeyler var. | Open Subtitles | هذا امر محير حتي الان اعتقد ان هناك شئ ناقص |
| Yanlış olan bir şeyler var. Verdiğimizden daha fazlasını çekmiyoruz. | Open Subtitles | هناك شيء ما خطأ، إننا لا نستخرج أكثر مما نغذي |
| bir şeyler var, bilemiyorum, ...sanki senin kişiliğin beni çılgına çeviriyor. | Open Subtitles | هناك شيء ما, لا أدري, إنه فقط, شخصيتك, إنها.. تجعلني طائشاً. |
| Ama bu, kulağa gerçekmiş gibi gelmiyor... bir şeyler var. | Open Subtitles | لكنّه لا يبدو حقيقة ما حدث، ثمّة شيء أغفله. |
| Sanırım orada yaşayan bir şeyler var. | Open Subtitles | أعتقد بأن هنالك شيء ما يعيش بالداخل هناك |
| Ters bir şeyler var. - Ödeyeceklerini düşünüyor musun ? | Open Subtitles | ـ ثمة شيء غريب حيال ذلك ـ هل تخال إنهم سيجلبون المال؟ |
| Yine de bu çocuğun içinde yaşanan bir şeyler var. | Open Subtitles | ولكن لا يزال هناك أمر ما يدور بداخل جسد الصبي. |
| Daha dikkatli olmalısın çünkü ben Bay Korkunç'um ve eğer titremiyorsan Çok ters bir şeyler var sen de | Open Subtitles | الافضل ان تنتبه الان لاني انا بوجي واذا لم تكن خائفا اذا هناك شيئ خاطئ |
| Biraz eski moda olabilirsin ama özel bir şeyler var sende. | Open Subtitles | ربما تكونين طراز قديم نوعا ما لكن هناك شىء مميز بك. |
| Çocukluğumdan beri fizik hakkında kafamı gerçekten kurcalayan bir şeyler var. | TED | هناك شيئا ما يتعلق بالفيزياء، يضايقني منذ كنت طفلاً صغيرًا ، |
| Cade, şu anda pek zamanı değil biliyorum ama orada gerçekten ters giden bir şeyler var. | Open Subtitles | كايد اعلم أنه ليس الوقت المناسب لمناقشة الأمر هناك خطب ما بذلك المكان |
| Ama burada daha engin, daha derin bir şeyler var. | TED | لكن هناك شيئاً أكثر تعقيداً هنا ، شيئ أعمق . |
| Biliyorsun sizin bu yaptıklarınıza hiç inanmadım ama doğru olmayan bir şeyler var. | Open Subtitles | لم أصدّق أبدًا بأمور الخوارق التي تعملان بها لكن هناك ما يُثير الريبة |
| O kostümde normal olmayan bir şeyler var. Uzun zamandır içimde saklı olan şeyleri açığa çıkardı. | Open Subtitles | كان ثمّة أمر بشأن إخفاء الزيّ للهويّة، لقد أطلق العنان لأشياء بداخلي طال سكونها |
| Affedersiniz. Özür dilerim, efendim. Burada yiyecek bir şeyler var mı acaba? | Open Subtitles | سيدي, هل من شيء أستطيع أن آكله؟ |
| Ölümle ilgili bir şeyler var." O zaman gençtim, inandım. | Open Subtitles | "لديك شيء ما تفعله حيال الموت" كوني صغيراً حينها ، فقد صدّقته |