| Etrafıma bakındım ve çatıda bir adam gördüm... Ama herkes başka yerlere bakıyordu. | Open Subtitles | فإستدرت وظننتني رأيت رجلاً على ذلك السطح ولكن الكل حدق إلى سطح آخر |
| Ama yaklaştığımda, resmin içinde, kalenin içinde bir adam gördüm. | Open Subtitles | ولكن عندما اقتربت أكثر رأيت رجلاً بداخل اللوحة، في القصر |
| Kendim bir iz buldum demek. Bir kaç saat önce barda bir adam gördüm. | Open Subtitles | بمعني انني لدي طرف الخيط لقد رأيت رجلا في البار منذ ساعتين |
| Çitten tren vagonlarına doğru koşan bir adam gördüm. | Open Subtitles | رأيت رجلا يجرى من السياج نحو تلك عربات السكك الحديدية |
| "Merdivenlerden yukarı çıkarken orada olmayan bir adam gördüm. Bugün de orada değildi. | Open Subtitles | "بينما أمشي بالعليّة رأيتُ رجلاً لم يكن هناك, "ولم يكن هناك أيضاً اليوم". |
| Bir seferinde arabanın koltuğuna oturan bir adam gördüm. O da beyaz gibiydi. | Open Subtitles | لقد رأيت رجل مصفد بالأغلال فى مقعد السيارة الخلفى.ولقد بدا أبيض أيضا |
| Ön camdan fırlamış gibi duran bir adam gördüm. | Open Subtitles | رأيت الرجل الذي يشبه ذهب من خلال الزجاج الأمامي. |
| Standartlar mı? Mikroskobik robotlar etini yediği için... giderek kan gölüne dönüşen bir adam gördüm. | Open Subtitles | شاهدت لتوّي رجلاً ينفجر بسبب آلات مجهريّة أكلت لحمه |
| Çit kapısının önünde dizlerine kadar batmış ve kaçmayan yaşlı bir adam gördüm. | TED | رأيت رجلاً كبيراً في السن يقف أمام بوابة منزله رافضاً الحراك حيث وصل مستوى الماء إلى ركبتيه |
| Cazibesi olan çekici bir adam gördüm ve onunla tanışmayı o kadar çok istedim ki her şeyi bir yana bırakıp üzerine atladım. | Open Subtitles | رأيت رجلاً جذّاباً، فاتنٌ بعض الشّيء و رغبت في مقابلته بشدّة لدرجة أنّني تجاهلت كلّ شيء و ألقيت بنفسي عليه |
| bütün bu karışıklıktan, hata yapıyor olabilirim... ama eminim ki O çatıda bir adam gördüm | Open Subtitles | ولا أعلم ، ربما من هول الصدمة ، ربماأخطأت ولكنني بالتأكيد رأيت رجلاً على السطح |
| Ayak bileginde silah kilifi olan yerde yatan bir adam gördüm ve silahi aldim. | Open Subtitles | رأيت رجلاً ملقي و لديه غمد سفلي، لذا أخذت السلاح. |
| Arkada şamfıstığı olan bir adam gördüm, ve onun benden önce gitmesini istemiyorum. | Open Subtitles | رأيت رجلاً هناك معه فستق ولا أريده ان يسأله قبلي |
| Jaguar'la koşan bir adam gördüm Kaçmasına izin vermemeliyiz. | Open Subtitles | رأيت رجلا يجري مع الفهد يجب ألا نجعل هذا الرجل يبتعد عنا |
| Arka kapıda bir adam gördüm ve o tuhaf bir maske takıyordu. | Open Subtitles | رأيت رجلا عند الباب الخلفي وكان مرتديا قناعا |
| Hayır, bir keresinde bardaydım ve şeytan misali bir adam gördüm polisi arayıp haber verdim, telefonu yüzüme kapadılar. | Open Subtitles | لا,لقد كنت في حانة مرة و رأيت رجلا كان في غاية الشر و اتصلت بالشرطة لأخبرهم |
| Morris'den önce eve giren bir adam gördüm. | Open Subtitles | رأيتُ رجلاً يدخل هناكَ قبلَ خمس دقائق من دخولها |
| Fakat dün akşam buradan çıkan bir adam gördüm. | Open Subtitles | لكنّي رأيتُ رجلاً يُغادر المكان هنا الليلة الماضية. |
| Bayrakları neredeyse benim kadar seven bir adam gördüm ben. | Open Subtitles | رأيت رجل يحب الرايات تقريباً مثلما أحبها |
| Bilmiyorum. Bir motosiklet üzerinde bir adam gördüm. | Open Subtitles | لا أعرف رأيت رجل على دراجة بخارية |
| Kev sandığım ama Kev olmayan bir adam gördüm burada! | Open Subtitles | رأيت الرجل هنا توقعته " كيف " وليس هو |
| Mikroskobik robotlar etini yediği için giderek kan gölüne dönüşen bir adam gördüm. | Open Subtitles | شاهدت لتوّي رجلاً ينفجر بسبب آلات مجهريّة أكلت لحمه |
| Seni evin dışına sürükleyen bir adam gördüm ve sana pislikmişsin gibi davranan. | Open Subtitles | الذي أعرفه هو أنّي شاهدت رجل يسحبك خارج البيت ويعاملك مثل الوساخة |
| Ayak bileğinde silah kılıfı olan, yerde yatan bir adam gördüm ve işe yarar diye silahı aldım. | Open Subtitles | رأيت رجلًا مستلقياً ومعه قراب مسدس للكاحل فأخذت المسدس |
| Büyük bir baskiya maruz kalan genç bir adam gördüm. | Open Subtitles | لأنني رأيت شاباً يتعرّض للكثير من الضغط |