| Bu bizim Fransız elçiliğinde çalışan..., ...bir arkadaşımız. | Open Subtitles | هذه أحد أصدقائنا, إنها تعمل في السفارة الفرنسية. |
| Sizinle bir arkadaşımız hakkında konuşmak istiyoruz.O bu gece burada yok. | Open Subtitles | نحن نريد أن نتحدث لكم عن أحد أصدقائنا هو ليس هنا الليلة |
| Eğer yeni bir arkadaşımız olacaksa, güvenebileceğimiz birisi olmalı. | Open Subtitles | إذا كان لابد من صديق جديد يجب أن يكون شخصاً يستحق الثقة الرجل الذي يحميك |
| İsa gibi bir arkadaşımız var | Open Subtitles | ياله من صديق لدينا هنا |
| Öncelikle bir arkadaşımız zorda olduğunda yardım etmek için sıradışı şeyler yapmayı öğrettiler. | Open Subtitles | هم أعلمنا الذي عندما صديق في الحاجةِ، تَتجاوزُ إستثنائيَ الأطوال للمُسَاعَدَة. حينما، مهما. |
| Dediğim gibi, dağda kayıp bir arkadaşımız var. Onu bulmamıza yardım edeceksin. | Open Subtitles | كما قلت لك لدينا صديق في الجبل و ستساعدنا في العثور عليه |
| Ortak bir arkadaşımız olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | وصلت لأعتقاد بأن لدينا صديقٌ مشترك |
| Evet, biliyoruz. bir arkadaşımız o evi satın aldı. | Open Subtitles | أجل , نعلم هذا , صديق لنا اشترى هذا المنزل للتو |
| Ortak bir arkadaşımız bile var. Murray. Senin temizlikçilerden. | Open Subtitles | حتى أنه بيننا صديق مشترك (موراي) أحدى زملائك في المصبغه |
| Burda adı Stewart olan küçük bir arkadaşımız sizde. | Open Subtitles | لديكم أحد أصدقائنا الصغار يدعى ستيورات هناك |
| Birkaç bebek sattınız, çünkü bir arkadaşımız hediye olarak almış. | Open Subtitles | إنكِ تبيعين بعض العرائس لأن أحد أصدقائنا تلقى هذه الدمية هدية |
| bir arkadaşımız özel oda konusunda bir ricada bulundu ve ona özel oda ayarlayacağını umuyoruz. | Open Subtitles | أحد أصدقائنا مريض هنا، وكنا نأمل أن نحصل له على غرفة خاصة. |
| bir arkadaşımız duygulandı. | Open Subtitles | أحد أصدقائنا لديه مشكله بمشاعره |
| İsa gibi bir arkadaşımız var | Open Subtitles | ياله من صديق لدينا هنا |
| Bizim ortak bir arkadaşımız var. | Open Subtitles | من صديق مشترك |
| Boston Herald'daki bir arkadaşımız birkaç ay önce karıştığın bir silahlı olay hakkında bazı ilginç şeyler anlattı bize. | Open Subtitles | صديق في بوسطن شاركنا في معلومات عن حادثة أطلاق نار تواجدت أنت بها عدة أشهر مضت |
| Taksi şirketindeki bir arkadaşımız taksiyi tespit edip güvenlik kamerasında bir fotoğraf yolladı. | Open Subtitles | صديق في شركة سيارات الأجرة حدد مكان السيارة وسحب صورة من كاميرا المراقبة في سيارة الأجرة |
| Biz dördümüz, çok iyi arkadaşız ve Duddits adında bir arkadaşımız daha var. | Open Subtitles | كما ترين نحن الأربعه أعز الأصدقاء لدينا صديق آخر يدعى دوديتس |
| Bay Goldbluth'la ortak bir arkadaşımız, buraya gelip onu etlerimizle tanıştırmamızı istedi. | Open Subtitles | لدينا صديق عزيز مشترك بيننا و الذى ,فى الحقيقة, يريدنا ان نعرض على جولدبوث |
| Sanırım ortak bir arkadaşımız var. | Open Subtitles | أعتقدُ بأن لدينا صديقٌ مشترك. |
| Güney Amerika'da daha önce tırmanan bir arkadaşımız dağın bu yüzünü 70'lerin ortasında görmüştü. | Open Subtitles | كان صديق لنا قد قام بعدد مذهل من التسلق في جنوب أفريقيا قد رأى هذا الوجه في السبعينيات |
| Hayır, ama elmas mahallesinden ortak bir arkadaşımız var. | Open Subtitles | كلاّ، لكن بيننا صديق مشترك |