| Dinim mi? Dini bir organizasyon tarafından gönüllü bir bağış olarak ayarlayacağız. | Open Subtitles | لجعل الأمر يبدو كأنه تبرع إختياري وعلى أية حال الأمر سيستغرق شهرين |
| Çok cömert bir bağış ama hayatta hiçbir şey bedava değildir. | Open Subtitles | إنه تبرع سخي للغاية. لكن لا شيء مجاني في هذا العالم. |
| Biz düşündük ki hayır kurumlarına büyük bir bağış yapcağız. | Open Subtitles | قررنا عمل مساهمة ضخمة لمؤسسة خيرية جديرة |
| Burada yarın gece bir bağış müzayedesi yapılacağı yazıyor. | Open Subtitles | مذكور أنّ ثمّة مزاد تبرّعيّ ليلة الغد |
| - Tessa da yönetim kurulunda. Programımıza derhal bir bağış etkinliği koyar mısın? | Open Subtitles | هل يُمكنك إيجاد مصدر دخلٍ سريع من أجل البرنامج؟ |
| Bunu bir bağış toplama kampanyasına çevirebiliriz. | Open Subtitles | لذا يمكن تحويل الأمر إلى تجمع لجمع التبرعات. |
| Claymanları bir bağış için önerdiğini söyleme bana. | Open Subtitles | لا تخبرني أنك تجبر كلايمانس للتبرع. |
| Bunun bir bağış toplantısı olduğunu biliyorsundur. Üniversite partisi değil. | Open Subtitles | أنت تعلم أن هذه حفلة للتبرعات ليس حفل تعارف |
| "New York Sehri Balesi'ne sizin adınıza bir bağış yapıldı. " | Open Subtitles | "تم إجراء التبرع في اسم الخاص بك إلى مدينة نيويورك الباليه". |
| Herneyse, bir kadının hapishanesine büyük bir bağış yaptılar ve oraya gidip bakmam gerekiyor. | Open Subtitles | المهم، قاموا بتبرع هائل إلى سجن نسائي وسأذهب إلى هناك وأعاين المكان. |
| Ben Japonların kişisel çıkarları olmadan bir bağış yapacaklarına inanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أصدق اليابانييّن. لأنّهم قد يقوموا بالتبرّع من دون... جدولة أعمال شخصيّة. |
| Haftalardır yönetim kurulunu bir bağış gecesi düzenlemesi için sıkıştırıyordum ama hiçbir sonuç alamadım. | Open Subtitles | كنت أدفع إدارتنا للقيام بحفل جمع تبرعات منذ أسابيع، ولم أستطع تحريك أي شيء. |
| Bu gerçek bir tıbbi ihtiyaç, abartısız hayat kurtarıcı bir bağış. | TED | هذه حاجة طبية حقيقية هذا فعلا تبرع لإنقاذ حياة |
| Cumhuriyetçi Parti, Kara Panterler'e cömert bir bağış yaptı. | Open Subtitles | بسخاء تبرع الجمهورى الحزب بانثر بلاك الى |
| Kalifornia Grierson Müzesi yakın bir zamanda Paristeki D'ORSEY müzesinden Whistler'ın Annesi'nin portresini alabilmek için 50 milyon dolarlık gizli bir bağış aldı. | Open Subtitles | معرض جريرسون في كاليفورنيا أستلم حديثاً تبرع خاص بقيمة خمسين مليار لشراء صورة ام ويستلر |
| Sabah çok önemli bir bağış seramonisi var şirketim de buna kraliyet düğünü muamelesi yapıyor | Open Subtitles | عِنْدَى مراسم حفل تبرع تذكارى فى الصباح وتعامله شركتى مثل زفاف أحد أفراد العائلة المالكةِ |
| Biz düşündük ki hayır kurumlarına büyük bir bağış yapcağız. | Open Subtitles | قررنا عمل مساهمة ضخمة لمؤسسة خيرية جديرة |
| Burada yarın gece bir bağış müzayedesi yapılacağı yazıyor. | Open Subtitles | مذكور أنّ ثمّة مزاد تبرّعيّ ليلة الغد. |
| Büyük bir bağış etkinliği. | Open Subtitles | مصدر دخلٍ كبير. |
| Marley, Cumartesi günü hastalar için bir bağış toplama gecesi var. | Open Subtitles | هنالك حملة يوم السبت لجمع التبرعات للمرضى. |
| Sayın Belediye Meclisi Üyesi Colon'un Spor Salonu hem bana hem de senin emlak projene hatırı sayılır bir bağış yapmak üzere. | Open Subtitles | أيتها السيدة المستشارة . نادي"كولون"الرياضي مستعد للتبرع بمبلغ كبير لي ولمشروعك العقاري. |
| Mezunlar derneği haftaya bir bağış günü düzenleyecek, ve sizin komiteye eşlik edebileceğinizi düşündüler. | Open Subtitles | جمعية الخريجين تقيم جمعاً للتبرعات الشهر القادم و يأملون أن توافقي على أن تكوني المضيفة |
| "New York Sehri Balesi'ne sizin adınıza bir bağış yapıldı. " | Open Subtitles | "تم إجراء التبرع في اسم الخاص بك إلى مدينة نيويورك الباليه". |
| Şey, karınız az önce polis fonuna oldukça cömert bir bağış yaptı. | Open Subtitles | زوجتك للتو قامت بتبرع سخي جدّاً لصندوق الشرطة |
| Ben Japonların kişisel çıkarları olmadan bir bağış yapacaklarına inanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أصدق اليابانييّن. لأنّهم قد يقوموا بالتبرّع من دون... جدولة أعمال شخصيّة. |
| Üç günden beri tek bir bağış bile yok. | Open Subtitles | لم يطرأ عليه أية تبرعات منذ 3 أيام |