| Her tehdit yukarısı için bir baş ağrısı ve soruşturma gerektirir. | Open Subtitles | الأمر وما فيه أنّ كلّ تهديدٍ يتطلّب تحقيقاً، وهُو صداع كبير للرؤساء. |
| Hiç de ihtiyacımız olmayan bir baş ağrısı, o kadar. | Open Subtitles | هذا صداع كبير لسنا بحاجة إليه. |
| Leydi Carmichael şiddetli bir baş ağrısı bahanesiyle bu gece yalnız yatacak. | Open Subtitles | ماذا كان ذلك؟ ستنام سيدة (كارمايكل) وحدها الليلة مدعية بوجود صداع عنيف |
| Leydi Carmichael şiddetli bir baş ağrısı bahanesiyle bu gece yalnız yatacak. | Open Subtitles | ماذا كان ذلك؟ ستنام سيدة (كارمايكل) وحدها الليلة مدعية بوجود صداع عنيف |
| Tam bir baş ağrısı anlaşılan. Onu ne zaman sorgulayabilirim? | Open Subtitles | يبدو كصداع حقيقي في أي وقت يمكنني إستجوابه؟ |
| Hayır, ufak bir baş ağrısı. | Open Subtitles | لا، نوعاً ما صداع خفيف |
| Birkaç gün boyunca hayata gözlerini kaparsın, uyandığında hafıza kaybı, korkunç bir baş ağrısı çekersin ve bir de hatıran olur. | Open Subtitles | تختفي عن وجه الأرض ..لعدة أيام ثم تستيقظ دون أن تتذكر شيئاً ..مع صداع رهيب وهدية تذكارية |
| Bu olay, büyük bir baş ağrısı gibi. | Open Subtitles | هذا الشييء باكمله يبدو كصداع لعين |
| -Küçük bir baş ağrısı edinmeyi. | Open Subtitles | -حققتُ صداع خفيف |
| İyiyim, feci bir baş ağrısı dışında. | Open Subtitles | أنا بخير عدا صداع رهيب |