| Asla ama asla dokunulmaması gereken, çok büyük tehditkâr bir düğme gördüğümde... | Open Subtitles | لذا فعندما أرى زراً خطراً كبيراً يجب ألا يتم ضغطه أبدأً، أبداً |
| bir düğme küresel sıcaklığı kontrol etmek için. | TED | مقبض منهما هو للتحكم في درجة الحرارة العالمية. |
| Ihtiyacım ne kahverengi gözlü küçük bir kız olduğu, kumlu sarı saçlı, küçük bir düğme burun, biliyorsunuz masum, kaydetmek için seviyor. | Open Subtitles | ما أريده هو فتاة صغيرة ، لديها عينان بنيتان بشعر أشقر و أنف صغير كالزر . تحب مساعدة الأبرياء ، تعلمين |
| Çünkü işlemci, imleç monitör ekranındaki bir düğme resmi üzerine geldiğinde fareye tıklandığını öğreniyor. Böylece işlemci, hangi düğme olduğunu bulması için belleğe monitör programını soruyor. | TED | لأن المعالج يعرف أنه تم النقر بالفأرة عندما كان المؤشر فوق صورة أو زر على شاشة العرض، وهكذا، يطلب المعالج من ذاكرة برنامج شاشة العرض لمعرفة ماهية ذلك الزر. |
| Ukalanın birinin çıkıp kovana bir düğme atmasına bakar! | Open Subtitles | سينتهي الامر إذا وضع متطوع مغفل زر في ممر المسدس |
| Bu Pierre için çok büyük ve tahmin ettiğim gibi cekette bir düğme eksik | Open Subtitles | شجاعه بالغه من بيير و أيضا هناك زر ناقص من الستره |
| Lütfen bana bunu düzeltmek için basabileceğin bir düğme olduğunu söyle. | Open Subtitles | ..أرجوك أخبرني أن هنالك زر يمكنك الضغط عليه لإصلاح هذا.. |
| Tek farkı, bu bir düğme değil, Ian. | Open Subtitles | (الا أنه ليس مجرد زر يا (ايان |
| Alt tarafı bir düğme. | Open Subtitles | إنه زر واحد فقط |
| Çünkü Barney ne türden bir düğme görürse görsün illa basıyor. | Open Subtitles | لأن (بارني) حينما يرى زر أي زر يجب أن يضغطه |
| Lütfen bunu düzeltmek için basabileceğin bir düğme olduğunu söyle. | Open Subtitles | ..أرجوك أخبرني أن هنالك زراً يمكنك الضغط عليه لإصلاح هذا.. |
| Ona basacak bir düğme falan bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نجلب لذلك الشخص زراً آخر ليتسلى به |
| Neden ona bir düğme koymuyorsun... böyle bir de fermuar... bir de kilit. | Open Subtitles | لم لا نضع زراً ها هنا... و سحّاباً مثل هذا... و قفلاً. |
| Onun hemen altında, etrafında tuhaf işaretlerin bulunduğu bir düğme var. | Open Subtitles | الآن، وأسفل من ذلك يوجد مقبض محاط بعلامات التجزئة |
| Radyo alarmı için ayrı bir düğme varmış. | Open Subtitles | كان هناك مقبض منفصل لمنبّه الراديو |
| Şimdi, hepinizin önünde bir düğme var. | Open Subtitles | كل منكم أمامه مقبض. |
| Onunla sevişirken, vajinasının üzerinde bir nokta vardır... küçük bir düğme gibi. | Open Subtitles | عندما تجتمع معها هناك منطقة فوق العانة إنه كالزر |
| Küçücük bir burnun var.Sanki bir düğme gibi. | Open Subtitles | هذه أنف صغيرة جدا تبدو كالزر |
| Mikrofonun tabanında bir düğme var. | Open Subtitles | هناك زر على قاعدة المايكرفون |
| Mikrofonun tabanında bir düğme var. | Open Subtitles | هناك زر على قاعدة المايكرفون |
| Üstünü ararlarsa diye çantanın sapına vericileri kapatacak bir düğme kondu. | Open Subtitles | هناك زر في المسكة يوقف الجهازين إن مسحوا الحقيبة بحثا عن أجهزة تنصت |
| Dinleyin, kontrol panelinde bir düğme var. | Open Subtitles | إسمعوا هناك زر في لوحه التحكم إضغطوا هذا الزر |
| Kırmızı bir düğme var, üzerinde "bas" yazıyor. | Open Subtitles | هنالك زر أحمر مكتوب عليه كلمة "إضغط" |
| Um, sadece bir düğme. | Open Subtitles | أم، مجرد زر. |
| Kırmızı bir düğme... | Open Subtitles | إنه زر أحمر, زر مع... |
| Ben gizli bir düğme görmüyorum. | Open Subtitles | لا أرى أي زر مخفي |