| Ama Bir düşünsene. Bizim peşimizdeydiler. Önemli bir yönümüz var mı? | Open Subtitles | لا أعرف، لكن فكر في الأمر ما أهميتنا لكي يلاحقوننا ؟ |
| Ve bu kasabada öldürülecek çok adam var. Bir düşünsene. | Open Subtitles | في بلدة كهذه، الموت أفضل لأهلها، فكر في الأمر |
| - Bunu yapamazsın. - Evet, yapabiliriz. Bir düşünsene. | Open Subtitles | ـ لا يمكنك فعل هذا ـ نستطيع القيام بهذا، فكر بالأمر |
| Mevcut şartlar altında, ...diğerlerinin de bunu öğrendiğini Bir düşünsene. | Open Subtitles | في ظل الظروف الراهنة، تخيّل إذا عرف بأمره الآخرون. |
| Bir düşünsene karanlık odaya giriyor ve oral seks yapmaya başlıyor. | Open Subtitles | حسنا ، تخيل... لو أتت ومنحتك جنس فموي في غرفة مظلمة... |
| Bir düşünsene, Moyez gibi yeraltında bir fare deliğinde yaşayan bir adam 15 milyon dolarlık hesap cüzdanıyla ortalıkta dolaşıyor. | Open Subtitles | فكر فى ذلك رجل مثل موياز يعيش فى المجارير تحت الأرض طوال الوقت يتجول ومعه 15 مليون دولار فى المصرف |
| Evet ama bu bunalımla çok daha iyi başa çıkabilirsin Bir düşünsene nefis, rahatlatıcı bir... | Open Subtitles | إبني يأكل من حاويات القمامة حسناًُ فكري في أنك سوف تستطيعين التعامل |
| Bir düşünsene. Prensin pisliğinin temizlenmesi gerekiyor. | Open Subtitles | فكر في الأمر يجب أن يقوم أحدهم بإزالة آثار جرائم الأمير |
| Bir düşünsene. Prensin pisliğinin temizlenmesi gerekiyor. | Open Subtitles | فكر في الأمر يجب أن يقوم أحدهم بإزالة آثار جرائم الأمير |
| Bir düşünsene, binlerce yıldır yarattığım... bütün çocuklarım öldü. | Open Subtitles | فكر في ذلك.لكثير من السنوات ألآف من الأطفال |
| Evet, bunu Bir düşünsene. Bu ne muhteşem şeylere neden oluyor. | Open Subtitles | نعم ، نعم ، فكر في ذلك اقصد كيف هي الامور العظيمة تحدث |
| - Bir düşünsene. | Open Subtitles | ـ لكن فكر بالأمر ـ لا أعتقد بأنكِ بذلك الغباء |
| Yani, Bir düşünsene. Bu adam harika bir haber alıyor. | Open Subtitles | أعني فكر بالأمر هذا الرجل حصل على أنباء سعيدة |
| Evet ama Bir düşünsene soygunu ben planlasam, işi bitirip paramı alsam ve sen beni durdurmak için gelsen. | Open Subtitles | نعم، ولكن تخيّل فقط أخطط لهذه السرقة، وأنفذها، وآخذ أموالي وأنت تأتي لتوقفني |
| Başbakan Quisling ve beraberindekilerin üzerine çatıyı yıktığımızı Bir düşünsene. | Open Subtitles | تخيل لو أمكننا تفجير الأسطح على من يعاون العدو وكل الحاشية |
| Yine de ne kadar eğlendin, Bir düşünsene. | Open Subtitles | فكر فى كل المرح الذى تحظى به |
| Bak, eğer gelirsen dalga geçmek için ne kadar çok malzemen olur Bir düşünsene. | Open Subtitles | انظري , فكري في الامر ستكوني اعلى من ذلك اذا جأتي |
| Yakalanamayan mükemmel zamanları Bir düşünsene. Bunun gibi. | Open Subtitles | فكروا فقط في كل الحركات المضحكة التي لا تسجل .. |
| İlk sevgilim olmasını geç, en iyi sevgili o. Yani Bir düşünsene. | Open Subtitles | ليس فقط أول صديق حميم لكن الأفضل أعني فكري بالأمر |
| Eğer işe yararsa, Bir düşünsene gerçek bir ev sahibi olabiliriz ve bu lanet olası arabadan kurtulabiliriz. | Open Subtitles | إذا أفلح هذا، فكّر بالأمر فحسب. يمكننا الحصول على منزلٍ حقيقيّ، ويمكننا التخلّص من تلك السيّارة اللّعينة. |
| Bir düşünsene. Sekizimiz bir arazide yaşıyoruz. | Open Subtitles | فقط فكري فيها ثمانية منا فقط يعيشون في الادغال |
| Kendini asan insanları Bir düşünsene. | Open Subtitles | فكري بشأن كل البشر في هذا العالم الذين يقومون بشنق أنفسهم |
| Bir düşünsene. | Open Subtitles | فكري بهذا. |
| Tamamen hazırlıksız yakalanmış olacaktık. Bir düşünsene! | Open Subtitles | سنكون غير مستعدين تماما أقصد، فكري فقط |
| Ama bir düşünsene: 26 takım, bir sezonda 162 maç | Open Subtitles | لكن فكّر في الأمر، 26 فريق، 162 مباراة كل موسم |
| Bir düşünsene, her yerde Çita'yı görüyorsun. | Open Subtitles | فكّري بالأمر. كلّ هؤلاء العشرات من (شيتا) الّذين ترينهم، كيف ذلك ممكن؟ |