| Ona bir davetiye yolladım ve alıp, almadığını öğrenmek istiyorum sadece. | Open Subtitles | انا أرسلت له دعوة و احتاج أن اعرف انه حصل عليها. |
| Sırf bir davetiye alabilmek için herkes haftalarca sana yaranmaya çalışmıştı. | Open Subtitles | تتذكرون.. الجميع كان يهتف لك قبل اسابيع فقط للحصول على دعوة |
| (Kahkahalar) Toronto'ya taşındıktan bir buçuk yıl sonra, düğünleri için bir davetiye aldım. | TED | سنة ونصف بعد الانتقال الى تورونتو، حصلت على دعوة لزواجهم. |
| Xu Xian, yeni Jin Shan Tapınağı'nın açılış törenine bir davetiye almıştı. | TED | كان زو شيان قد تلقى لتوه دعوة أخرى إلى مراسيم افتتاح معبد جن شيان الجديد. |
| Yarattığımız her yeşil alan bizimle beraber yaşayan insan dışı her canlı için bir davetiye. | TED | وفي كل مساحة خضراء نخلق يتم توجيه دعوة لغير البشر إلى التعايش معنا. |
| Özel bir davetiye istiyorsun yani. Bir dahakine oymalı bir davetiye gönderirim. | Open Subtitles | أنت تريد دعوة خاصة ، فى المرة القادمة سوف أبعث لك بإعلان محفور |
| Mishima'nın desteklediği, savaş sanatları müsabakası için bir davetiye. | Open Subtitles | دعوة الي مسابقة فنون قتالية برعاية شركة ميشيما |
| Stewie, bak. Küçük Eliza'nın doğum günü partisine bir davetiye. | Open Subtitles | ستوي،انظر انها دعوة الى حفلة عيد ميلاد اليزا |
| Elbette, yanında taşak büyüklüğünde elmas olan bir davetiye almayacaksın. | Open Subtitles | بالطبع، أنت لا تستطيع الحصول على دعوة بسعرة ألماسة متوسطة الحجم |
| 4 yıl önce, polisler etrafa yollanan bir davetiye buldular. | Open Subtitles | قبل سنتين مضت، الشرطة استلمت دعوة من شخصاً ما |
| Bu noktada, sana resmi bir davetiye sunuyorum. | Open Subtitles | و هذه هي المرة التي أوسع الأمر إلى دعوة رسمية |
| Ve kutlamak için bize bir davetiye ayarladım. Bu gece büyük yerleşke balosuna gidiyoruz. | Open Subtitles | وللإحتفال ب، حصلت علينا دعوة إلى حفلة رقص تنصيب في كافة أنحاء الحرم الجامعي اللّيلة. |
| Siz de biliyorsunuz ki, bu yaptığınız, yatıştırıcı hapları olan, beyaz önlüklü adamlar için bir davetiye. | Open Subtitles | انتم تدركون أن هذه دعوة لنبدوا مثل الأغبياء |
| Büyükbabamızın bize bıraktığı mülkü görmemiz için bir davetiye. | Open Subtitles | إنها دعوة لزيارة الممتلكات التي تركها لنا جدنا |
| Kral duvalarını duydu. Karın ve çocuklarına bir davetiye yolladı. | Open Subtitles | لقد سمع الملك صلاتك وأرسل دعوة لزوجتك وأطفالك |
| bir davetiye ya da başka birşey olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون دعوة أو شيئاً مماثلاًَ لذلك |
| Ve bir gün, Newland Archer'larına Bayan Mingott'lardaki yemek için bir davetiye geldi. | Open Subtitles | ولكن يوما ما, ارتشر تلقى دعوة للعشاء عند آنسة منجا |
| Ya ben sana yarınki partiye bir davetiye göndersem? | Open Subtitles | ماذا عن أن أرسل لكِ أنا دعوة لحضور حفلتي الخاصة غدا ؟ |
| İnternet sitesine girip, bir davetiye alabilirsiniz. | Open Subtitles | أوه، يمكنك الدخول لموقعهم الآلكتروني وتحصل على دعوة |