| Bir diğer deyişle, bu veriler bu organizmaları evcilleştirebileceğimizi gösteriyor. | TED | بمعنى آخر, هذا يوضح أننا نستطيع أن نستأنس تلك الكائنات. |
| Yani Bir diğer deyişle, kendi kendimi yakalattım öyle mi? | Open Subtitles | اذن, بمعنى آخر ,اننى خططت للأستباه بنفسى ؟ |
| Bir diğer deyişle bana, "sen bir yabancısın," diyorsunuz. | Open Subtitles | بمعنى آخر تريدى ان تقولى لى : انك الاجنبى الوحيد اللعين هنا ,هه؟ |
| Bir diğer deyişle yürüme yarışı. | Open Subtitles | أو بعبارة أخرى سباق متقارب |
| Ve amacım da Dünya'yı, çocuklarım benim yaşıma geldiklerinde yaşayabilecekleri, arzulanır ve sürdürülebilir bir hale getirmektir. Bir diğer deyişle, bunun bir sonraki nesil olduğunu düşünüyorum. Bunun hepimizin paylaştığı bir hedef olduğunu düşünüyorum. | TED | و الهدف هو أن يكون العالم محببا العيش فيه بشكل مستديم عندما يصل أطفالي إلى العمر الذي انا فيه الآن.و أظن ان تلك هي-- بعبارة أخرى رغبة الجيل القادم. أنا أظن أن هذا الهدف هو ربما كان الهدف الذي نشترك جميعنا فيه. |
| Bir diğer deyişle bu vak'a için biçilmiş kaftan. | Open Subtitles | بمعنى آخر هو الأفضل لهذه المهمـة |
| - Bir diğer deyişle meraklı! | Open Subtitles | - فضولية بمعنى آخر |
| Bir diğer deyişle, tam Fernando. | Open Subtitles | بمعنى آخر, باقة (فيرناندو) الكاملة |
| - Hapis, Bir diğer deyişle. | Open Subtitles | سجن، بمعنى آخر |