| Şu grafiğe bakın. 1968 'de bir dolar'a bir adet transistör alabiliyordunuz. | TED | انظروا إلى هذا الرسم هنا. في عام 1968 يمكنك شراء ترانزيستور بدولار |
| Eğer bunu her duyuşumda bir dolar alsaydım şimdiye daha da zengin olmuştum. | Open Subtitles | إذا حظيت بدولار لكل مرة أسمع بها هذه العبارة فأنا سأكون أغنى حتى |
| Bana bir dolar, adam için yirmi dolara mal olacak. | Open Subtitles | هو سيكلفنيّ عشرون دولار لكي أكسب دولاراً واحداً ، يارجل. |
| Sen hiç...bir dolar kazanmak için babanın ayakkabasını temizledin mi? | Open Subtitles | هل سبق أن نظفتي حذاء والدكِ مقابل دولار واحد ؟ |
| Ortaokuldan lise 3. sınıfa kadar şu soda çeşmesinin başında oturduğum her saat için bir dolar alsaydım keşke. | Open Subtitles | أتمنى لو كنت حصلت على دولار نظير كل ساعة جلستها هنا من المدرسة المتوسطة وحتى السنة الثالثة في الثانوية |
| - Oww. Belki de kavanoza bir dolar koyup, pompayı hazırlamalıyız. | Open Subtitles | لربما علينا أن نضع دولاراً في البرطمان، نسقي المضخة |
| Peki, dünyadaki aç çocuklar için bir dolar bağışta bulunmak ister misiniz? | Open Subtitles | حسناً، هل تود التبرع بدولار لمساعدة الأطفال الجياع في جميع أنحاء العالم؟ |
| Hepsini bitiremeyeceğine dair bir dolar koyarım, iki dolar alırım. | Open Subtitles | أراهنك بدولار أنه لن ينجح فى إلتهام خمسين بيضة وسأحصل على دولارين |
| Ben o son karta bir dolar bile yatırmazdım. | Open Subtitles | أنا لم أكن لأراهن بدولار واحد على تلك البطاقة الأخيرة |
| Kamboçya'ya gitmek istedim. Orada ıstakoz sadece bir dolar. | Open Subtitles | .لقد كنت أريد الذهاب إلى هناك تستطيع أكل عشاء محار بدولار واحد |
| Eşim, sohbete kattığım her gereksiz bilgi için beni bir dolar ile cezalandırdı. | TED | فقد فرضت زوجي علي غرامة قدرها دولاراً واحداً لكل معلومة غير متصلة أدخلها في حواراتنا |
| Yüklen. Kamp haftada bir dolar. | Open Subtitles | الإقامة بالمخيم تتكلف دولاراً واحداً في الأسبوع يمكنكم تدبر ذلك |
| Müvekkiline bir dolar kazandırmış birine göre, pek bir mutlu görünüyordunuz. | Open Subtitles | تبدين سعيدة للغاية بالنسبة لشخص قد ربح دولار واحد لصالح موكله |
| Muhtemelen bu dökümü için 20 milyonun üzerinde bir dolar almazsınız. | Open Subtitles | ربما لن تحصل دولار واحد فوق الـ 20 مليون لهذا الهراء. |
| Söyle bakalım Bobby, Haftada bir dolar kazanmaya ne dersin? | Open Subtitles | قل لي، كيف تحب ان تحصل على دولار كل اسبوع؟ |
| simdi, bugünden baslayarak o kelimeyi her kullandiginda bir dolar kesecegim. | Open Subtitles | إبتداءً من اليوم سأخصم منكِ دولاراً في كل مرة تستخدمين تلك الكلمة |
| Hayatımın hikayesi bu zaten. bir dolar eksik, bir hafta geç. | Open Subtitles | نعم، وهذا هو قصة حياتي، الدولار قصيرة وأسبوع في وقت متأخر. |
| Günde bir dolar bana gereksiz bir masraf gibi geldi. | Open Subtitles | دولار في اليوم تبدو كأنها مصاريف غير ضرورية بالنسبة لي |
| Evsiz askere bir dolar lutfen. Haydi, ufaklik. | Open Subtitles | دولار من أجل رجل بلا مأوى هيا أيها الشاب |
| Kullandığı başka bir taktikse önümde bir dolar sallardı, ben de ona doğru giderdim. | TED | طريقة أخرى كان يستعملها، أن يعلق دولارا أمامي ويجعلني أحاول الإمساك به. |
| Fikir şu: Cüzdanından bir dolar çıkarırsın, o doları nasıl harcadığın gıda sistemini etkiler. | TED | الفكرة هي: أنك حين تخرج دولاراً من محفظتك، كيف يؤثر إنفاقك لهذا الدولار على نظام الغذاء. |
| İnsanlar, günde bir dolar gibi bir ücrete, bizim atıklarımızı ayırmaktadırlar. | TED | حيث يقوم الناس بالنبش في أشياءنا مقابل أقل من دولار يومياً |
| Üç bira bir dolar. Sizin için üç VIP önerim var. | Open Subtitles | ثلاثة بيرة لدولار عندي ثلاثة ترخيصات دخول خاصة لك |
| Maalesef, bir dolar taksi parası alırım. | Open Subtitles | موافق، لكن لأفعل ذلك أعطني دولاراً لسيارة الأجرة |
| Bugün Boeing'ler ve Lockheed'ler kendi paralarından Ar-Ge'ye bir dolar bile harcamıyorlar. | TED | اليوم .. شركة بوينغ وشركة لوكهيدز ... لا تصرف اي دولار في مجالات البحث والتسويق التجاري للسفر الفضائي |