| Sıcak bir yaz gününde, eriyen bir dondurma gibi olmuş. | Open Subtitles | يبدة وكأنّه ذاب مثل الآيس كريم في يوم صيف حار |
| Şunu dinle. "Kurbanın beynini bir dondurma kepçesiyle çıkardım." | Open Subtitles | استمع إذن إلى هذه بعنوانأقوم بإزالة ضحايا العقول بمغرفة الآيس كريم |
| "Fickelgruber asla erimeyen bir dondurma yapmaya başladı." | Open Subtitles | فيكلجربر بدأ في صنع الآيس كريم الذي لا ينصهر |
| Bir kez düşük kalorili bir dondurma yedim ve kotumun düğmesi patladı. | Open Subtitles | أخذت أيس كريم منحفض الدهن ذات مرة وبرزت الدهون الجانبية فوق الجينز |
| İşi olmayan bir dondurma kamyonu şoförü gibi tüm gün burada oturmayacağım! | Open Subtitles | لن أجلس هنا طوال اليوم مثل سائق شاحنة أيس كريم خارج الخدمة |
| Çocukken bir dondurma vagonu bizim evin önünde olurdu hep. | Open Subtitles | يوم كنت صغير سيارة آيس كريم كانت تتوقف كل يوم عند بيتنا |
| Şimdi izninle, gidip şu dondurmacıdan kendime çikolatalı bir dondurma kapacağım. | Open Subtitles | الآن , اذا سمحتي لي الآن أسمع صوت سيارة الآيس كريم تضرب بوري وانا أريدني متزن الجسم |
| Sonra ona, çıkıp bir dondurma yiyelim mi ya da ona benzer aptalca bir şey sormuştum. | Open Subtitles | سألتها إن كانت تريد تناول الآيس كريم أو شئ أخرق كهذا |
| Sonra bir dondurma kamyonunun içine girip San Francisco'ya kadar geliyorlar. | Open Subtitles | وهي في الداخل وفي عربات الآيس كريم يقودونـها إلى "سان فرانسيسكو" |
| Geçici bir heves dediğin, yeni bir dondurma denemek ya da dün gece baş parmağınla yaptığın şey gibi olur bu arada hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | النزوة هي تجربة نكهة جديدة من الآيس كريم أو ذلك الشئ الذي فعلتيه مع إبهامك الليلة الماضية والذي بالمناسبة لم يعجبني |
| - bir dondurma alıp tartışalım. | Open Subtitles | دعنا نناقشه على بعض الآيس كريم |
| Buraya gelirken bir dondurma külahını paylaşan bir çift gördüm ve gerçekten kıskandım. | Open Subtitles | ... بطريقي إلى هنا ، رأيت زوجين يتقاسمان قطعة صغيرة من الآيس كريم كونو وكنت حقاً حسودة |
| - Tüm yaptığım ona bir dondurma almak oldu. | Open Subtitles | كل ما فعلته هو شراء الآيس كريم لها |
| Ben sadece takip çünkü bir dondurma standı. | Open Subtitles | لأنني كنت اتبعت فقط موقفا الآيس كريم. |
| Her neyse, bu yaşlı bayan için bir dondurma alıyorum ve tam ona uzatırken, Cleatis kolumdan tutar, lanet şeyi bana fırlattırır ve bana ne kadar dondurmayı ziyan ettiğimi söyler. | Open Subtitles | كنت أحضر أيس كريم للسيدة العجوزة و عند تسليمي لها كليتيس شدني من ذراعي و جعلني أرميه |
| Tanrım, Büyükbaba, eğer kazanırsam, belki kendime külahta bir dondurma alabilirim. | Open Subtitles | هاه، جدي، إذا فزت يمكن أقدر أن أشتري لنفسي مخروط أيس كريم |
| Bunu al da kendine bir dondurma külahı al. | Open Subtitles | احتفظ بمالك,و اشترى لنفسك أيس كريم |
| - bir dondurma için çok fazla gürültü yapmadın mı? - lütfen gidip bana birtane al.. | Open Subtitles | يبيعون أيس كريم هنا أشترى لى واحد |
| Babama neden bir dondurma vagonu sürmediğini bile sormuştum. | Open Subtitles | مرة سألت ابي لماذا لا يسوق سيارة آيس كريم |
| Daha sonra buldum ama cevabı annemi bir dondurma vagonu ezmişti. | Open Subtitles | اكتشفت لاحقاً ان امي صُدمت بسيارة آيس كريم |
| bir dondurma külahının bile yapabileceği bir işti bu arada. | Open Subtitles | جلبتُ لها وظيفتها التي بإستطاعة مخروط آيس كريم القيام به، بالمناسبة |