| Dış uzay'ın diğer sınırlardan hiç bir farkı yok. | Open Subtitles | الفضاء الخارجي لا يختلف عن اي حدود اخرى. |
| babamızın kılıç yolundan bir farkı yok. | Open Subtitles | ومع وجود هذا الحس لدينا، فالأمر لا يختلف عن طريقة والدي في تكريس نفسه للسيف. |
| Gaz odasının diğer barakalardan hiç bir farkı yoktu. | Open Subtitles | ولا فرق بين غرفة الغاز وما سِواها من الغرف. |
| Şu uyuyormuş numarası yapan heriften pek bir farkı yokmuş. | Open Subtitles | يالة من اختلاف عن هذا الذي يتظاهر بالنوم |
| Bunu samanla anlayacaksın, insanların karıncalardan bir farkı yok | Open Subtitles | ستفهم في الوقت المناسب، البشر لا يختلفون عن النمل |
| Paranızı ödeyen herhangi bir yabancı ülke için adamlarınıza yaptırdığınız işlerden bir farkı olmayacak. | Open Subtitles | مقابل الأسعار التي تدفعها لك الدول أمرت رجالك بالقيام بعمليات قتل واستيلاء |
| Bu saldırının yıllardır karşı koyduğumuz saldırılardan bir farkı olmadığı söyleniyor. | Open Subtitles | على الرغم من انه من المتوقع ان يكون هذا نفس نوع الهجوم الذي استطعنا ردعه طوال سنين، فإنني أحث المجلس على إدراك الحقيقة |
| O olmazsa dünkü yayından bir farkı kalmaz. Ulaşmak için her yeri aradım. | Open Subtitles | من دونه ، سيتعيّن علينا إعادة عرض فقرة الأمس لقد تركتُ له رسائل في كل مكان |
| Öldürdüğün kadının senin kızından hiç bir farkı yok. | Open Subtitles | تلك المرأة التي قتلتها, لا تفرق عن ابنتك, حسناً؟ |
| Rakiplerimizin birini parçalamaktan bir farkı olmayacak. | Open Subtitles | هذا لا يختلف عن أي أحد من خصومنا الذين تم تمزيقهم |
| Kenshin'in herkes tarafından yenilmez olduğu düşünülürken o sadece yetenekli bi atlet bizden başka bir farkı yok. | Open Subtitles | أنه في حين أن الجميع قد يعتقد كينشين غير معرضة للخطر، أنا اعتقد انه هو رياضي موهوب، ولكن على خلاف انه لا يختلف عن لنا. |
| Bu giysiler organik pamuktan yapılma. Derimizden bir farkı yok yani. | Open Subtitles | حسنا، هذه الملابس هي القطن العضوي، لذلك هم لا يختلف عن بشرتنا. |
| Yani bu saatten sonra fazla bir farkı olmayacak. | Open Subtitles | حسناً ، بعد كل شئ ، إذا لم يجعل أدنى فرق |
| isterse avuç avuç para yap, bir farkı yok. | Open Subtitles | أو وزع الأب واريكس مشابك رابظة عنق فى يوجد فرق |
| Geçen on yıldan bir farkı yok. | Open Subtitles | لا اختلاف عن العشرين سنة الماضية. |
| İnsanların hayvanlardan bir farkı yoktur. | TED | فالبشر لا يختلفون عن الحيوانات. |
| Diğer orospu çocuklarından bir farkı yok. | Open Subtitles | لا يختلفون عن بقية الملاعين |
| Paranızı ödeyen herhangi bir yabancı ülke için adamlarınıza yaptırdığınız işlerden bir farkı olmayacak. | Open Subtitles | أمرت رجالك بالقيام بعمليات قتل واستيلاء |
| O olmazsa dünkü yayından bir farkı kalmaz. Ulaşmak için her yeri aradım. | Open Subtitles | من دونه ، سيتعيّن علينا إعادة عرض فقرة الأمس لقد تركتُ له رسائل في كل مكان |
| Diğer herhangi bir kelimeden herhangi bir farkı olmamalı. | Open Subtitles | لا يجب أن تفرق عن أى كلمة أخرى |