| Eminim biz konuşurken yüklü bir fidye yola çıkmıştır bile. | Open Subtitles | أراهن أن هناك فدية كبيرة فى الطريق بينما نحن نتحدث |
| Fakat bence Ayrılıkçılardan çok daha iyi bir fidye bedeli alabilirdik. | Open Subtitles | ولكنى اعتقد انه كان بأمكاننا الحصول على فدية اكبر من الانفصاليون |
| Anne-babası 1 milyon dolar isteyen bir fidye notu almışlar. | Open Subtitles | تلقى الأهل رسالة طلب فدية بقيمة مليون دولار |
| Daha çok sonsuz bir fidye daha ikna edici olur. | Open Subtitles | أكثر إقناعاً من أمر طلب الفدية |
| - Grant'da bunu kanıtlayan bir fidye notu var. | Open Subtitles | -جرانت لديه ورقة طلب الفدية كأثبات. |
| Kütüphaneye 2,000 Dolar istediğimi belirten bir fidye mektubu yazdım aksi halde gümüşleri öldürecektim. | Open Subtitles | لقد كتبت رسالة فدية للمكتبة مطالبا بقيمة 2000 دولار أو سوف أقتل الطاقم الفضي خاصتهم |
| - Profesyonel bir iş olduğunu biliyoruz ama henüz bir fidye talebi olmadı. | Open Subtitles | نعلم أنه عملٌ محترف، لكن لم تُطلب أيّة فدية |
| Bu silah anlaşması, kızım için bir fidye ödemesiydi. | Open Subtitles | صفقة الأسلحة تلك كانت بمثابة فدية مقابل أبنتى |
| Tudor, Majesteleri'ni tutsak etmiş olsaydı şüphe yok ki çok yüksek bir fidye talep ederdi. | Open Subtitles | لو ان التودور امسكوا بالكونت لطلبوا فدية عظيمة مقابل حياته |
| Bu adam üç yıl önce... 7 rakamlı bir fidye alıp... devamını planlayabilecek bir adam değil. | Open Subtitles | هذا لا يبدو كرجلٍ يقوم بجمعِ فدية مكونة مِن سبع أرقام قبل ثلاث سنوات. وكعقل مُدبر لأمر ما. |
| Bu CD güncel bir fidye araması. | Open Subtitles | هذا القرص المضغوط لديه دعوة فدية الحالية. |
| Evet, para bir olasılık ama aklında başka bir fidye türü olabilir. | Open Subtitles | حسنا نعم , المال هو الإحتمالية الوحيدة لكن ربما يكون فى باله فدية من نوع أخر |
| Herhangi bir fidye işine katkıda bulunmamız yasak... kontratımızda yazar. | Open Subtitles | ... نحن ممنوعون من المساهمة لأي فدية قاعدة في عقودنا |
| Yaşamamıza izin verirsen büyük bir fidye alırsın. | Open Subtitles | ستحصل على فدية عظيمة لو تركتنا |
| ve dünya bundan bize yüklü bir fidye ödeyerek kurtulacak. | Open Subtitles | مالم يدفع لنا العالم فدية معقولة |
| Bu bir fidye mektubu. Her şeyin bir düzeni var. | Open Subtitles | لم تتحقق من وجود بصمات انها رسالة فدية |
| Bu bir fidye ödemesi değil. | Open Subtitles | هذا ليس تسليم فدية انه اختطاف ثانٍ |