| Sadece bir haftalığına. Olup bitenden uzaklaşmam için bana bir şans ver. | Open Subtitles | إنها لمدة أسبوع واحد فقط ، وستمنحني الفرصة للإبتعاد عن كل شئ |
| Yarından itibaren bir haftalığına dünyandan uzaklaşacağım, endişelenmiyor musun? | Open Subtitles | ابتداء من الغد ، سأغادر عالمك لمدة أسبوع ألست قلقة بشأن ذلك ؟ |
| Zaman zaman okul aniden bir haftalığına iptal edilirdi çünkü Taliban şühpelenirdi. | TED | من وقت لآخر كانت تلغى المدرسة فجأة لأسبوع لأن طالبان بدأت تشك |
| Tamam.Bak ne diyorum, bir haftalığına iş görüşmesi içn Çin'e gidiyorum. | Open Subtitles | حسنا. أنا سأخبرك بشيء, أنا سأذهب إلى الصين لأسبوع بخصوص العمل |
| bir haftalığına beni izlersin. Ama çok da kafaya takma. | Open Subtitles | اذن ستكونين كظلى لمدة اسبوع ، ولكن لا ترهقى نفسك |
| Durum o kadar sınırda ki, bir haftalığına dâhi kapatmayı göze alamam. | Open Subtitles | وهو عبئ كبير فوق كاهلي يمنعني من الإغلاق ولو لإسبوع واحد فقط |
| Şirketten aradılar. Beni bir haftalığına New York'a yolluyorlar. | Open Subtitles | مكتبي إتصل و سأذهب في مأمورية لنيويورك لمدة إسبوع |
| bir haftalığına Chicago'ya gider, buraya döneriz. | Open Subtitles | ذلك يعني بأن نذهب لشيكاغو لمدة أسبوع ونعودإلىهنا.. |
| Yarın bir haftalığına oraya gideceğiz. | Open Subtitles | نستطيع ان نطير الى هناك غداً لمدة أسبوع فقط |
| Sadece bir haftalığına normal hayatın dışına çıkmak hoşuma gitmişti. | Open Subtitles | أحببت أن أخرج من محيطي العادي لمدة أسبوع. |
| - bir haftalığına uzaklaştırıldım. - Olamaz. | Open Subtitles | إذا كان يجب أن تعرف فقد تم إيقافي لمدة أسبوع أوه كلا .. |
| Jan on gün sonra bir haftalığına evde olacak. | Open Subtitles | عفواً يان سيأتي هنا لمدة أسبوع بعد عشرة أيام |
| Sonra da seni bir haftalığına en aşağılayıcı iş bilinen hademe işine veriyorum. | Open Subtitles | ثم سأعاقبك بالعمل لمدة أسبوع كامل في أحقر مهنة بشرية، الحراسة. |
| Beni bir haftalığına kovdursan da hala sahip olduğum en iyi ortaksın. | Open Subtitles | كنتِ سوف تتخلصين منى لأسبوع وسوف تظلين أفضل شريكة حصلتُ عليها يوماً |
| Eşimle havuzda margarita içerken, üstelik annemgil çocukları bir haftalığına almışken. | Open Subtitles | أتناول المارغريتا مع زوجتي عند المسبح وأجعل والدايّ يرافقان أبنائي لأسبوع |
| bir haftalığına mükemmel bir Facebook profil fotoğrafım oldu. | TED | لقد صنعت صورة رائعة لحسابي على الفيسبوك لأسبوع. |
| Neyse, siz bir haftalığına ofise tıkılı kaldığınıza göre size arkadaşlık eder. | Open Subtitles | على أي حال, سيكون خير رفيق لك بما أنك ستبقى محشوراً في المكتب لمدة اسبوع |
| bir haftalığına yoktum, ve sen bir rahibeyi mi beceriyorsun? | Open Subtitles | لقد ذهبت لمدة اسبوع وانت تتسكع مع راهبة؟ |
| Aslında Poise seni bir haftalığına tutuyor. | Open Subtitles | في الحقيقة الإتّزان تستأجرك لإسبوع |
| Şirketten aradılar. Beni bir haftalığına New York'a yolluyorlar. | Open Subtitles | مكتبي إتصل و سأذهب في مأمورية لنيويورك لمدة إسبوع |
| Kuzenim ve ben bir haftalığına geldik ve kimseyle konuşamadığımız için çok sıkıldık. | Open Subtitles | إبنت عمي وأنا هنا لمدّة إسبوع و نحن ضجرين جداً، مفيش حد نتكلم معاة. |
| Eğer oyuncaklarını toplamazsan , bir haftalığına TV yok. | Open Subtitles | إذا لم تبدئي بترتيب ألعابك سأحرمك من مشاهدة التلفاز لاسبوع |
| Aslında, benim sana diyeceğim şey bir haftalığına evden taşınman. | Open Subtitles | حسناً، في الحقيقة سأحتاج لأن تنتقل لهذا الأسبوع. |
| O Çinli çocuk, bir haftalığına bende kalıyor. Hepsi bu. | Open Subtitles | هذا ولد صيني سوف يبقى لمده اسبوع هذا كل شئ |
| Sözleşme yenilenirken elimi güçlendirmek için... ..bir haftalığına sofistike bir televizyon programı yapacağım. | Open Subtitles | النيل، نحن تَحَدُّث عن العَمَل a برنامج تلفزيوني متطوّر لإسبوعِ واحد |