"bir hayattan" - Translation from Turkish to Arabic

• من حياة
• من الحياة
• رؤى لحياة

Fakat, büyürken, artık tek bir hayattan fazlasını yaşamayacağım düşüncesine kapıldım.
لكن مع تقدّمي في العمر، انتابني هاجس مقلق بأنني لن أحظى بأكثر من حياة واحدة.

Budistler yaşam döngüsüne inandıkları için Kailash'ta, bir hayattan diğerine olan yolculuk eski fakat tuhaf bir tören eşliğinde yapılır.
التبتيين يعتقدون بمفهوم البعث والانتقال من حياة لاخرى عند قمة جبل كالاش طقوس قديمة غريبة.

Hata yaparak geçirilmiş bir hayat, hiçbir şey yapmayarak geçirilmiş bir hayattan çok daha iyidir.
حياة تمضيها في أرتكاب الأخطاء أفضل بكثير من حياة تمضيها دون فعل شيء

Onu büyülü bir hayattan koparmış ve ip ucu bırakmamıştı.
اقتلعها من الحياة الساحرة ولم يترك أى أدلة.

Çünkü, bir hayattan kalanlar bir elektrik kablosunun duvara bağladığı bir makineye dayanıyor ve ne zaman çekileceğine ben karar vereceğim.
...لأن ...ما تبقى من الحياة يعتمد على آلة ...مزودة بالطاقة من قبل حبل

Başka bir hayattan kareler görüyorum.
كانت تراودي رؤى لحياة أخرى

Hepsini seni sefil bir hayattan kurtarmak için yaptım, olmadığın biri olmaya çalışacaktın.
فعلت كل هذا لأنقذك من حياة من التعاسة و الادعاء انك شخص لست هو حقيقة

Ben de bir hayattan öbürüne koşuyordum,
حسـناً، عـندمـا كـنتُ أهـرب من حياة لحـياة

Ben sadece seni alçak ve utanç dolu bir hayattan koruyorum, bu kadar basit.
أنا ببساطة احميك من حياة التدهور والازدراء

Amacı olmayan bir hayattan daha üzücü bir şey yoktur.
لا يوجد شيء أكثر حزناً من حياة لا يوجد لها غرض

Örneğin, tek başına yaşanan yalnız ve sefil bir hayattan, sonsuz bir saadete erişmek için büyük bir debdebe, seremoni ve masrafla evleniyoruz.
على سبيل المثال، نحن نتزوج مع أبهة عظيمة ومراسم وتكاليف إشارة إلى رحيلنا من حياة العزلة والبؤس والشعور بالوحدة لحياة النعيم الأبدي.

Amerika gençliğini suç dolu bir hayattan kurtarıyoruz.
إنقاذ شباب أميركا من حياة الجريمة

O korku, yargı ve hoşgörüsüz bir hayattan kaçmak istedi.
- أرادت الهروب من حياة الخوف... وحكم، تعصّب.

Seni günah dolu bir hayattan azat ediyorum.
انا احرركَ من حياة الخطيئة

Tanaka'nın bu şekilde kaçmasına izin vermek parasının masum bir hayattan daha önemli olduğunu söylemek gibi.
اذا تركنا ( تاناكا ) يفلت بفعله كالقول ان ماله يساوي اكثر من حياة بريئة

Başka bir hayattan, hayatım.
هذا من حياة أخرى

Evet, farklı bir hayattan.
نعم، من حياة مختلفة.

Sosyal bir hayattan daha ucuz.
أوفر من الحياة الإجتماعية التقليدية

Bizi evimizden aldığında ben 16 yaşındaydım, beni karanlık ve ihanetle dolu bir hayattan kurtardı.
عندما أخذنا من منْزلنا, أنا كنتُ في الـ16 من عُمري. لقد قام بإنقاذي من الحياة المُظلمة والمليئة بالخيـانة!

Başka bir hayattan kareler görüyorum.
لدى رؤى لحياة أخرى