| Vahşi bir hayvanın içeriye bir yol bulduğu çok açık. | Open Subtitles | من الواضح ان هناك حيوان متوحش وجد طريقه الى الداخل |
| Halbuki babasının önceki gün vahşi bir hayvanın saldırısı sonucu öldürüldüğünü sanıyorduk. | Open Subtitles | لقد قتل اليوم الذي قبله اعتقدنا انه هوجم من قبل حيوان بري |
| Büyük annem evcil bir hayvanın bana yardımı olacağını düşündü. | Open Subtitles | جدتي أملت بأن حيوان أليف قد يساعدني في تجاوز ذلك |
| İlk anda bir hayvanın yakalandığını düşündüm. | Open Subtitles | نوع من القطرات بأول الأمر، ظننت أن حيواناً قد أحتجز هنا |
| Bekle bekle bekle bekle. Film sırasında hiç bir hayvanın zarar görmediğinden emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | مهلاً، أريد التأكد أن الحيوانات لم تؤذى خلال التصوير |
| Yoksa vahşi bir hayvanın neler yapabileceğine tanık olabilirsin. | Open Subtitles | أو ربّما قد تغفل عمّا تقدر الضواري على فعله. |
| Bunun gibi bir hayvanın saatlerce yüzecek kadar güçlü olması gerekirdi. | Open Subtitles | حيوان مثل هذا يجب أن يكون قوياً بما يكفي ليسبح لساعات. |
| Ve diğer hiç bir hayvanın yapamadığı tarzda geliştik. | TED | ولذا نجحنا بطريقة لم تحدث لأي حيوان آخر. |
| Şu anda bir dinozorun ya da herhangi bir hayvanın genç ya da daha yaşlı olup olmadığını test etme imkanımız var. | TED | الاَن توجد لدينا طريقة للإختبار لمعرفة ما إذا كان الديناصور او أي حيوان هو صغير في العمر او كبير |
| Çünkü doğal olarak çok bulunan bir hayvanın soyu tükenmeden önce, sayısı azalır. | TED | لأنه، وبوضوح، حيوان يوجد بوفرة قبل أن ينقرض، يصبح نادرا. |
| Kalemim sayfada garip bir hayvanın bir insan kolu şeklindeki ve yeşil bol bir kazak kolu giymiş burnu gibi hareket ediyor. | TED | قلمي يتحرك علي طول الصفحة كأنف حيوان غريب شُكل علي هيئة ذراع إنسان ويرتدي ملابس ذات أكمام لسترة فضفاضة خضراء اللون. |
| Şu anda gördüğünüz uzaklık taslağında, her bir nokta farklı bir hayvanın mikrobiyomunu temsil eder. | TED | وترون هنا مخططًا للمسافة حيث تمثل كل نقطة نبيتًا مختلفًا لدى حيوان ما. |
| Bu bifteği ele alalım: bir hayvanın uygunluğu için bu biftek ne demektir? | TED | تصور هذه الشريحة من اللحم ماذا ستفعل هذه الشريحة للياقة حيوان ما؟ |
| Ayrıca olfaktör epitelinin boyutuna bakarak bir hayvanın koku duyusunun ne kadar iyi olduğunu anlayabilirsiniz. | TED | كملاحظة جانبية يمكنك أن تعرف الكثير عن جودة حاسة شم حيوان ما بالنظر إلى حجم الظهارة الشمية الخاصة به. |
| Şimdi, Dreadnoughtus gibi bu kadar büyük bir hayvanın verim modeli olması lazım. | TED | الآن، لينمو لهذا الحجم ضخم كان من الواجب على حيوان مثل الدريدنوتس أن يكون نموذجا للكفاءة. |
| Belirli bir beceriyle meşgul bir hayvanın beynine yukarıdan bakabilir ve çeşitli düzeylerde bu değişikliğe tanık olabilir ya da belgeleyebilirsiniz. | TED | باستطاعتك النظر إلى دماغ حيوان منخرط في مهارة محددة، وتستطيع أن تشاهد أو تسجل هذا التغير على طبقات مختلفة. |
| Ve eğer bunu yapabilirsek, bunu döllenmiş bir kurt yumurtasına ekleyebiliriz ve 1936'dan beri var olmayan bir hayvanın doğmasını sağlayabiliriz. | TED | واذا ما فعلنا ذلك، وأدخلنا ذلك في بويضة ملقحة لذئب، قد نتحصل علي ولادة حيوان لم يمشي علي الأرض منذ عام 1936. |
| Hayvanı olan birçok hastam var ama o kadar büyük bir hayvanın sahibine hiç rastlamadım. | Open Subtitles | مرت على حالات مرضية كثيرة متعلقة بالحيونات لم أسمع من قبل عن حيوان بهذا الحجم |
| bir hayvanın uzun burnundan bir şey içiyordun. | Open Subtitles | كنت تشرب من صنبور علي شكل حيوان ذو أنف طويل |
| Sen şimdi benim uyuz bir hayvanın özellikle Vampirleri öldürmek için tasarlanmış bir kurşun yaptığına inanmamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تتوقعين منى أن أصدق ... أن حيواناً أجرب صنع رصاصة بالهندسة الوراثية لتقتل مصاصى الدماء بالتحديد ؟ |
| Bu ifade, soyu tükenmek üzere ya da yasadışı bir hayvanın satışta olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | استخدمت لتشير إلى أن الحيوانات المعرضة للانقراض والمحرمة للبيع |
| Yoksa vahşi bir hayvanın neler yapabileceğine tanık olabilirsin. | Open Subtitles | أو ربّما قد تغفل عمّا تقدر الضواري على فعله. |