| Bir Pixar filmi yapmak için gerekenleri düşünelim: Tek bir dahi, anlık bir ilham bu filmleri yaratmıyor. | TED | لنفكر للحظة بما يتطلبه إنتاج أفلام بيكسار: ما من عبقرية فردية أو ومضة إلهام تنتج تلك الأفلام. |
| Tabii ki zor bir durumdayken sihirli bir ilham anında aradığımız yanıtın belirmesi harika olurdu. | TED | أنا أعني، سيكون رائعا، متى كنّا في موقف حرج لو تظهر لنا الإجابة من مصدر إلهام سحري. |
| Nesnelerin yüzeyinin altına bakacak kadar meraklı olursak etrafımızdaki dünyanın sonsuz bir ilham kaynağı olduğunu görüyoruz. | TED | كما ترون، العالم من حولنا مصدر إلهام لا محدود، إذا كنا فضوليين لنرى ما يكمن تحت الأشياء. |
| Etrafımdaki insanların destek ve sevgileriyle sarılmıştım ve beni bir ilham kaynağı ilham kaynağı olarak görmüşlerdi. | TED | كنت محاطة بهذا الحب والدعم من الأشخاص الذين من حولي، وكانوا ينظرون إلي كمصدر للإلهام. |
| İranlı kadının bana neden bu kadar güçlü bir ilham kaynağı olduğunu bundan sonra anladım. | TED | ثم اكتشفت لماذا لدي الكثير من الإلهام من النساء الإيرانيات. |
| Thomas Jefferson sonrasında Weishaupt'dan bir ilham olarak bahsedecekti. | TED | سيشيد توماس جيفرسون بوايسهاوبت في وقت لاحق على أنه إلهام. |
| #Daha sonradan, Tanrı tarafından gönderilen# #bir ilham olduğunu anlayacağı bir şeyi# | Open Subtitles | .. فكّرة، سوف تفكّر بها لاحقاً كأنها إلهام مقدّس |
| Yeni bir ilham kaynağı arayan mücadeleci genç bir ressammış gibi davrandın. | Open Subtitles | انت تتظاهر أنك مغني شاب يكافح للحصول على إلهام جديد |
| Serena nehrin sol yakasını kapattı ve hepimiz için bir ilham perisine dönüştü. | Open Subtitles | سيرينا اغلقت على تلك الجهه من حياتها وأصبحت مصدر إلهام لنا جميعاً |
| Geçen gece senin hayatında ne kadar büyük bir ilham kaynağı olduğundan bahsedip duruyordu. | Open Subtitles | ليلة البارحة كانت تتكلم عنكِ مطولاً كيف أنكِ كنت مصدر إلهام كبير في حياتها |
| Bu belki iyi bir zaman olmayabilir ama, benim için daima bir ilham kaynağı oldun. | Open Subtitles | قد لا يكون هذا الوقت المناسب ولكنك كنتِ مصدر إلهام لي دائماً. |
| Örnek çalışmanız olan "yenilenebilir okul bahçesi" projeniz hepimiz için bir ilham kaynağı oldu. | Open Subtitles | أن عملكِ المثالي في مشروع المدرسة .الغذائي يعتبر مصدر إلهام لنا جميعاً |
| Oraya ulaşmanın ufak bir işareti bile büyük bir ilham olacak. | Open Subtitles | ولكن أكبر إلهام سيأتي. من لفتة بسيطة للوصول الى هناك. |
| Bazı düşünürler, bu asil yalan fikrine, 20.yy'a ait prototip bir propaganda olarak ve filozof kral fikrine de, onları kullanan diktatörler için bir ilham olarak itibar etmeye devam etmiştir. | TED | ذهب بعض المُفكّرين إلى ذكر كذبته النبيلة كنموذج دعائي للقرن 21، والملك الفيلسوف كمصدر إلهام استُخدمت من قبل الدكتاتوريين. |
| O bölgenin kendisinden gelen harika bir ilham vardı. | TED | هناك إلهام رائع قادم من المنطقة ذاتها. |
| Acı içinde bir ölümü izlemek... ölmeyenler için büyük bir ilham kaynağı olabilir. | Open Subtitles | انظر في عينيه قد يكون الموت الرهيبة مصدر كبير للإلهام بالنسبة لأولئك الذين لا تزال قائمة. |
| O soysuzları temizledin, hepsi bu. bir ilham kaynağısın. Senden öğrenebileceğim o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | لقد قضيت على اولئك المُنحطين أنت مصدر للإلهام |
| Ve yeni bir bakış açısı benimsemek için, elektrik depolama alanının ötesinde bir ilham aradım. | TED | و لكي أتبنى منظور جديد، بحثت عن الإلهام بعيداً عن مجال تخزين الطاقة الكهربائية. |
| Yani, öyle görülüyor ki, sokaklar bizim için hiç bitmeyen bir ilham kaynağıdır. | TED | لذا يتبين لنا أن الشارع هو مصدر مستمر لهذا النوع من الإلهام بالنسبة لنا. |
| Onun için bu kitap, sadece bilim kurgu değil, aynı zamanda bir ilham kaynağıydı. | Open Subtitles | بالنسبة له، لم يكن مجرد خيال علمي بل كان وحياً |
| Felçli hali ve onurlu yaşamıyla bir ilham kaynağı mı yoksa mücadele etmekten yorulup pes eden biri mi?" | Open Subtitles | هل هو الشخص الذي يحثُّ المصابين بالشلل ...أن يحيوا حياة كريمة أو الشخص الذي يئس من حياته اليوم؟ |
| Bunu bir iş gibi gördü ve büyük ihtimal sonraki davalarına da bir ilham oldu. | Open Subtitles | وشاهد هذه وربما كان ذلك مصدر إلهامه لاحقا |