| Ayrıca çekici bir kadınmış. İki sevgilisi varsa bile şaşırmazdım. | Open Subtitles | لقد كانت إمرأة جذّابة للغاية ما كنتُ لأتفاجأ إن كان لديها عشيقين |
| Tanrı onu bir iblise dönüştürene kadar çok güzel bir kadınmış. | Open Subtitles | لقد كانت إمرأة جميلة قبل أن يحولها الرب إلى شيطان |
| Ona karşı koyabildiğine göre esaslı bir kadınmış. | Open Subtitles | لابد انها قد كانت إمرأة خارقة القوة لكي تتغلب عليه. |
| dedim "Rosa Parks 1950'li yıllarda Montgomery, Alabama'da yaşayan zayıf ve yaşlı siyah bir kadınmış. | TED | قالت، "تعلمت أن روزا باركس كانت امرأة سوداء ضعيفة عاشت سنة 1950 في مونتغومري، ألاباما. |
| Tanrıça Hathor, inek kafalı güzel bir kadınmış. | Open Subtitles | الإله حتحور كانت امرأة جميلة برأس بقرة |
| Şu Rahibe Bernadette, etkileyici bir kadınmış. | Open Subtitles | الاخت برناديت يالها من شخصية مثيرة للاعجاب |
| Duyduğuma göre iyi bir kadınmış. | Open Subtitles | كان حادث مأساوي بكل المقاييس ، كانت إمرأة جيدة |
| Evet. Üzgünüm. Güzel bir kadınmış. | Open Subtitles | حسناً, أنا آسف لقد كانت إمرأة جميلة |
| Garazı olan bir kadınmış. | Open Subtitles | و هى كانت إمرأة ممتلئة بالحقد |
| Çok bilge bir kadınmış annen. | Open Subtitles | أمّكَ كانت إمرأة حكيمة. |
| Doris güzel bir kadınmış. | Open Subtitles | زوجتك دوريس كانت امرأة ذات مظهر جيد. |
| Çok güzel bir kadınmış! | Open Subtitles | كانت امرأة جميلة |
| Anneniz çok güzel bir kadınmış. | Open Subtitles | والدتك كانت امرأة رائعة |
| Yanlız bir kadınmış bu. | Open Subtitles | هذه كانت امرأة وحيده |
| Görünüşe göre annesi Florida'da yaşayan çılgın bir kadınmış. | Open Subtitles | على ما يبدو أن والدتها كانت امرأة مجنونة في "فلوريدا"... |
| Şu Rahibe Bernadette, etkileyici bir kadınmış. | Open Subtitles | الاخت برناديت يالها من شخصية مثيرة للاعجاب |