| Astım, romatizma, pis bir kalp, bağırsak iltihabı, şeker hastalığı. | Open Subtitles | كان يعاني من الربو، الروماتيزم، قلب معطوب, التهاب القولون والسُكّري. |
| Ve karımın Güney Carolina'da bir kalp cerrahıyla olan ilişkisi. | Open Subtitles | و ان زوجتي على علاقة بجراح قلب في جنوب كارولينا |
| "Sahtekar bir cüzzamlının kalbi kadar kötü bir kalp daha yoktur"bunu duymuş muydun? | Open Subtitles | ليس هناك قلب أسود جدا ك القلب الأسود الأسود للمصاب بداء الجذام المزيّف؟ |
| Ama gerçekleştireceğim ayinde eksik olan malzeme atan bir kalp. | Open Subtitles | لكن الطقس الذي انا على وشك عمله يتطلّب قلباً نابضاً. |
| bir kalp krizi geçirmiş, tedavi görüyor ve spor yapıyor olmanız, şimdi artmaya başlıyor. | TED | سواءً كان لديك اعتلال في القلب وأنت في إعادة التاهيل وتقوم بالتمارين، ننتقل للأعلى الآن. |
| Bu adam, ölümünden önce ciddi bir kalp rahatsızlığı yaşamış. | Open Subtitles | نعم، هذا الرجل عانى من نوبة قلبية حادة قبل موته. |
| İki kol ve boş bir kalp bacaklarını açman için yeterli. | Open Subtitles | يدٌ جَشِعة و قلبٌ فارغ هما كُل شَيء يَفتَحُ ساقيكي عَلى مِصراعيهِما |
| Kırılmış bir kalp görüyorum, en sevdiğin kişi tarafından. | Open Subtitles | أرى قلبا مكسورًا بسبب من تحبينه أكثر من غيره. |
| Başlarda çok güzel görünüyor olabilir, ama bir kenara yaz, eninde sonunda, kırık bir kalp ve kıçına yapışmış bir lolipopla uyanacaksın. | Open Subtitles | قد تبدو مسلية في البداية لكن علم على كلامي, اجلا ام عاجلا ستصحو من النوم مع قلب مفطور مع مصاصة ملتصقة بخصيتك |
| İanede. Evet, birisi yeni bir kalp aldığını söyler ve onların sigortaları bitmiştir, | Open Subtitles | في تحصيل المال صحيح , لنقل بأن أحد ما يحصل علي قلب جديد |
| Dediğim gibi daha önce çalışan bir kalp üzerinde hiç denenmedi. | Open Subtitles | حسنا، كما قلت، هذا لم يجرى من قبل على قلب حي. |
| Bunu düşünmek için bir kalp atışından daha fazlam var mıydı? | Open Subtitles | هل ممكن أن يكون لديّ أكثر من دقة قلب للتفكير بها؟ |
| Boş konuşmalarının altında bir yerlerde, gerçek bir kalp varmış. | Open Subtitles | في مكان ما تحت كل هذا الزيف، هناك قلب بالفعل. |
| Bu elektrotlar minyatür bir kalp pili görevini görerek hücrelerin laboratuvar ortamında kasılmasını sağlıyor. | TED | تشتغل هذه الإلكترودات كأجهزة تنظيم ضربات قلب مصغرب لجعل الخلايا تنقبض في المختبر. |
| Büyücüyü görmeye gidiyoruz. Ona bir kalp almak için. | Open Subtitles | نحن في طريقنا إلى الساحر الآن ليعطي هذا قلباً |
| Evet. 26 yaşında biri için normal bir kalp değil. | Open Subtitles | -أجل ليس قلباً طبيعياً بالنسبة إلى رجل عمره 26 سنة |
| İçimde bir yerlerde bir kalp olmalı. | Open Subtitles | حسنًا أفترض هناك في القلب بمكان ما بداخلي |
| Üniversiteden mezun olduktan birkaç ay sonra, babam onu öldürebilecek ciddi bir kalp krizi geçirdi. | TED | بعد أن تخرجت من الجامعة بعدة أشهر، أصيب والدي بنوبة قلبية حادة والتي كانت ينبغي أن تقتله. |
| Dolunay kaybolmadan bir kalp kesilip çıkartılacak ve gece yarısı son çan çaldığında kilisenin merdivenlerine bırakılacak. | Open Subtitles | قلبٌ واحد سينزع عندما يكتمل القمر. ووضع على درج الكنيسة قبل أنّ تحدث الجلطة الأخيرة. |
| Bilirsin, bazen Tanrı'nın sana çok büyük bir kalp verdiğini bu yüzden de mantığa yer kalmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | الله اعطاك قلبا كبيرا بحيث لم يترك مجال لحس المنطق |
| - Zayıf bir kalp bir Leydiyi kazanamaz, Jean-Pierre. | Open Subtitles | الجبن لم يكن يوماً الطريق لقلب سيدة الفراء |
| Eğer en sonunda kahrolası bir kalp takarlarsa, üzerinden dondurma yemene izin vereceğim. | Open Subtitles | اذا حصلت أخيراً على القلب اللعين سوف أجعلك تأكل آيس كريم عليها |
| Saçlarıyla kamyonları ve traktörleri... çeken adam bu hafta bir kalp krizi geçirdi.. | Open Subtitles | رجلٌماليزي، إشتهربسحبهللطائراتوالحافلاتبواسطةشعره، قد مات هذا الأسبوع بسبب مشاكل بالقلب. |
| Kalp hastalığına neden olan doymuş yağlar ve şekerin az olduğu bir diyet tam bir kalp dostu. | TED | تتمثل الحمية الصحية للقلب بنسب قليلة من السكر والدهون المشبعة، الذين يرتبطون بالأمراض القلبية. |
| İşlemin şokuna dayanabilecek kadar güçlü bir kalp bulmak için ülkemin en ücra köşelerini aradım. Hiçbiri dayanamadı. | Open Subtitles | بحثتُ في أصقاع مملكتي عن قلبٍ قويّ يتحمّل عبءَ عمليّتي، و لم ينجُ أيٌّ منها |
| Efsanevi şarkıcı ve söz yazarı dün gece İsveç'teki Kungstrardgarden Park'ta büyük bir kalabalığın önünde konser verirken şiddetli bir kalp krizi geçirdi. | Open Subtitles | المغني والشاعر الأسطوري الذي عانى على ما يبدو من نوبة قلبية قاتلة بينما كان يؤدّي ليلة أمس أمام حشد |
| Bir keresinde şiddetli bir kalp krizi geçiren bir yaşlı hastaya müdahele etmiştim. | TED | اهتممت مره برجل كبير في السن و الذي كان لديه ازمة قلبية كبيرة |
| Her neyse, 80 dakikan var dostum Yoksa sende ani bir kalp krizinden ölebilirsin. | Open Subtitles | مهما يكن لديك 80 دقيقة وإلا فسوف تموت إثر نوبة قلبية مفاجئة أيضاً |
| bir kalp atışı kadar çabuk | Open Subtitles | مثل الضربات على طبل |