| Tüm bunlardan geriye hayatta kalan tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط الذي يبدو انه على قيد الحياة |
| Tüm bunların eşleştiği sadece bir kişi var. | TED | هناك شخص واحد بالضبط سينطبق عليه كل هذا. |
| - Macgregor benden korkmaz, değil mi? Dünyada onu korkutacak yalnızca bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط في هذا العالم يخاف منه |
| Etkilemek istediğim sadece bir kişi var. | Open Subtitles | بالحقيقه هناك واحد فقط.. شاب واحد اريد ابهاره |
| Linki koyabilen bir kişi ve diğer bir kişi var ...sonunda, ona tıklanıp, tıplanmadığına karar vermeye çalışıyor. | TED | لا يوجد شخص واحد يجهز الرابط، ولا يوجد شخص آخر في الطرف الآخر يحاول أخذ قرار هل يضغط على أم لا. |
| Ve sonunda anladım ki bunun için güvenebileceğin bir kişi var. | Open Subtitles | وأدركت أخيرا أن ثمة شخص واحد يمكن أن تأتمنه عليه |
| Bu hamleyi bilen tek bir kişi var. | Open Subtitles | ثمّة شخص واحد على قيد الحياة يعرف تلك الحركة |
| Ve sadece bir kişi var bu yarışta adınıza savaşacak o da Senator John McCain. | Open Subtitles | وهناك شخص واحد في هذا السباق حارب من أجلكم وهو السيناتور جون ماكين |
| Sadece bir kişi var. O da aklını yitirmiş durumda. | Open Subtitles | هنالك رجل واحد هنا و أظنه مجنونا |
| Ne yapacağız? Bizi bu durumdan kurtaracak tek bir kişi var! | Open Subtitles | هناك شخص واحد يمكنه أن يخرجنا من هذه الأزمة |
| Bu odada bulunanların dışında... sizi bu boktan durumla ilişkilendirebilecek tek bir kişi var. | Open Subtitles | وغيرنا نحن في هذه الغرفة هناك شخص واحد فقط حقا الذي يمكن أن يربطك بهذه الغلطة |
| Bu idamı durdurabilecek tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط يمكنه إيقاف حكم الإعدام |
| Clark, şimdiye kadar aşık olduğum sadece bir kişi var. | Open Subtitles | ..كلارك. هناك شخص واحد ..أحببته من كل قلبى. |
| Sadece bir kişi var, Bizi buradan çıkarabilecek kadar güçlü. | Open Subtitles | نحتاج إلى مساعدة هناك شخص واحد لديه القوة الكافية لادخالنا إلى هناك |
| Cevabı bilen tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد بإمكانه الإجابة على هذا السؤال |
| Dorothea Oteli'nin çevresinde satış izni olan tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك واحد فقط في المنطقة له صلاحية " البيع قرب " دورثيا |
| Seni yeni yapacak güce sahip tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك واحد بالقدرة لكى يجعلك جديد |
| Haftasonları izleyen tek bir kişi var. | Open Subtitles | ولكن يوجد شخص واحد للمراقبه فى ايام العطلات |
| Burada tanışmanı istediğim bir kişi var. | Open Subtitles | ثمة شخص هنا أريد منك أن تقابله؟ |
| Bu hamleyi bilen tek bir kişi var. | Open Subtitles | ثمّة شخص واحد على قيد الحياة يعرف تلك الحركة |
| Beni yok etmek isteyen tek bir kişi var. | Open Subtitles | وهناك شخص واحد لأذنبه من يريد القضاء علي. |
| Bunu tasarlayabilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هنالك رجل واحد كان بأمكانه تصميم هذا |
| Bu masada paçalı don giyen tek bir kişi var, o da ben değilim. | Open Subtitles | هناك شخص واحد على هذة الطاولة يرتدى سبانك و هذا الشخص ليس انا |
| Onu yakaladık ve bu konuda azimli rehberliği için teşekkür etmemiz gereken tek bir kişi var. | Open Subtitles | قبضنا عليه، وهنالك شخص لنشكره لتزودينا بالأدلة القاطعة |
| Bu yeni diyara giderken peşimden gelmesini istemediğim tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخصٌ واحدٌ لا أريده أنْ يلحق بي إلى هذه الأرض الجديدة. |
| İnsanoğlunun tarihinde sadece bir kişi var, gelecekte de geçmişte de. | Open Subtitles | سواء كان الماضي أو الحاضر أو المستقبل سيكون هناك فقط شخص واحد في تاريخ البشرية |
| Bu şehirde o büyüyü kullanabilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هنالك شخص واحد في المدينة من يمكنه فعل ذلك النوع من التعاويذ |
| Bölgede ikinci oldum. Beni geçen sadece bir kişi var. | Open Subtitles | لقد أتيت بالمرتبة الثانية في المنطقة هذا يعني أنه لم يسبقني سوى شخص واحد |
| Bana veya Boyle'a konuşmaz. Görmeyi istediği tek bir kişi var. | Open Subtitles | كما يقاطعني أنا و(بويل)، فقد طلب رؤية شخصٍ بعينه. |