| Hala anahtar, ve Sen mükemmel bir konumda hala. | Open Subtitles | أنت لا تزالين المفتاح، وأنت مازالت في موقف مثالي. |
| O yüzden sana bu gün çok önemli bir konumda ihtiyacımız var dostum, ...bu terör dönemini sona erdirmek için. | Open Subtitles | نعم، ولهذا نحن في موقف مميز للغاية اليوم يا صديقي حيث يمكننا إنهاء هذا العهد من الرعب |
| Gerçekten anlaşma yapabilecek bir konumda olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد حقا انك في موقف يسمع لك بعقد صفقة؟ |
| Bununla birlikte, ona olan uzaklık değiştiğinden başka bir konumda olmalı. | Open Subtitles | وبنفس الوقت في موضع آخر بما أن المسافة التي تفصلنا عنها متغيّرة |
| Şu an araştırma ekibinin parçası olabilirsiniz ancak, ...misafirlerle ilgilenmek için dolaşıyor olmanız sizin yetkili bir konumda olduğunuzu gösteriyor. | Open Subtitles | ربَّما الآن تكون جزءًا من فريق البحث، لكنك تتجول بين الضيوف مما يدلُّ أنك في موضع سُلطة. |
| Hem böyle bir şeyi yapmak istemem, hem de bağışlayıcı bir konumda değilim. | Open Subtitles | لا أريد أن أضع نفسي فى وضع الموافقة |
| İyi de canım, teklif sunacak bir konumda değilsin ki. | Open Subtitles | لقد عرضت عليها عرض أفضل لكن ، حبيبتي ، لستِ في مكانة تسمح لكِ للقيام بعرض عروض |
| Başka bir konumda. | Open Subtitles | إنه فئة منفصلة |
| İspanya Başbakanı çok rahatsız bir konumda. | Open Subtitles | رئيس الوزراء الإسباني في موقف لا يحسد عليه |
| Ne yazık ki ben yardımcı olacak bir konumda değilim. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، أنا لستُ في موقف يسمح بمٌساعدتك |
| Müzakerede güçlü bir konumda değildim. Neden kızım burada? | Open Subtitles | لم أكن في موقف تفاوضي قوي لم هي هنا؟ |
| Ekibimiz, uh, zor bir konumda, etik olarak. | Open Subtitles | فريقنا في موقف محرج .. أخلاقيا |
| (Gülüşmeler) Bu şarkıları uzun bir süre sahneleyip, kaydedip turlara çıkmamın ardından kendimi esasında romantik bir yıkımın olduğu bir konumda buldum. | TED | (ضحك) وبعد العروض والتسجيل والتجوًّل بهذه الأغاني لمدة طويلة، وجدت نفسي في موقف كانت فيه مكانتي المهنية عن الصدمات العاطفية بشكل أساسي. |
| O zor bir konumda. | Open Subtitles | أنه في موقف متشدد |
| Kendimizi, Heller'ın konumunu öğrendiğimiz ancak onu güvenli bir şekilde kurtaramadığımız bir konumda bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما نجد أنفسنا في موقف معرفة مكان (هيللر) ولا يمكننا إخراجه من هناك بأمان |
| Kızım ve sonsuz bilgeliği sayesinde artık cumhuriyetimizi koruyacak bir konumda değilim. | Open Subtitles | الشكر لابنتي وحكمتها الغير محدودة أنا لست في موضع لحماية جمهوريتنا |
| Ya kara parçası sabittir ve akarsu vadi boyunca bu toprağı kesmektedir veya bence en doğru ele alma biçimiyle akarsu Bengal Körfezi'ne kadar tıpkı deniz gibi sabit bir konumda duruyor ve etrafındaki kara parçası yükselmeye devam ediyor. | Open Subtitles | المنظار الأول هو أن اليابسة ساكنة والنهر ينحدر للأسفل. والمنظار الآخر، وهو أفضل برأيي، هو أن هذا النهر يقع في موضع ثابت نوعاً ما بالنسبة للبحر بعيداً عن خليج البنغال، واليابسة من حوله ترتفع للأعلى. |
| Bunu yapacak bir konumda değilsin, değil mi? | Open Subtitles | لستِ في موضع يسمح لكِ بذلك, أليس كذلك؟ |
| Hem böyle bir şeyi yapmak istemem, hem de bağışlayıcı bir konumda değilim. | Open Subtitles | لا أريد أن أضع نفسي فى وضع الموافقة |
| Benden bir şey isteyebilecek bir konumda değilsin. | Open Subtitles | لست في مكانة لتطلبين مني فعل أي شيء |
| Başka bir konumda. | Open Subtitles | إنه فئة منفصلة |