"bir kutu" - Translation from Turkish to Arabic

    • صندوق
        
    • صندوقاً
        
    • علبه من
        
    • على علبة
        
    • علبة من
        
    • ذلك الصندوق
        
    • وصندوق
        
    • وعلبة من
        
    • علبة كاملة
        
    • علبة واحدة
        
    • صندوقا من
        
    • عُلبة
        
    • علبة نبيذ
        
    • و علبة
        
    • يحضر لي علبة
        
    Her ayın birinde ona bir kutu yaban mersini yollarım. Open Subtitles حسنا ، سأرسل له صندوق فراولة في بداية كل شهر
    Adamlarından biri bir kutu buldu ve ordu salgından kırıldı. Open Subtitles المكان الذي اصيب فيه جيشه بالطاعون بعد ما وجد صندوق.
    bir kutu çikolata mı alsam, bastonunu mu tekmelesem, karar veremiyorum. Open Subtitles لا أعرف هل أشتري لها صندوق شوكولاتة أم أركل عصاها بعيداً
    Özellikle de kendilerine verilen bir kutu meyveye platinyum muamelesi yapan ailemi. Open Subtitles خاصةً بوالدين مثلكما, الوحيدان اللذان يعاملان صندوقاً من الفاكهه كأنه معدن البلوتونيوم
    Ben buraya bir kutu bırakmış mıydım, haberin var mı? Open Subtitles هل تعلم ما إذا كنتُ قد تركتُ صندوق حاجيات هنا؟
    Yatak odası dolabında, yere sabitlenmiş metal bir kutu vardı. Open Subtitles كان هناك صندوق معدني موصد بالارض في خزانة غرفة نومه
    Ya sana, bu adada bir yerlerde çok büyük bir kutu var desem, Open Subtitles ماذا إن قلت لك بأنه بمكان ما على الجزيرة هناك صندوق كبير جداً
    Ya sana, bu adada bir yerlerde, çok büyük bir kutu olduğunu söyleseydim? Open Subtitles ماذا إن قلت لك بأنه بمكان ما على الجزيرة هناك صندوق كبير جداً
    bir kutu almak zorunda kaldım çünkü geceleyin şu baykuş beni hiç uyutmadı. Open Subtitles توجّب علي شراء صندوق منها بسبب ذلك البوم الذي يبقيني يقظة طوال الليل
    Tamam, iyi. Bunun turuncu bir kutu olduğunun farkındasın değil mi? Open Subtitles حسنا ، جيد هل انت مُدرك ان هذا صندوق برتقالي ؟
    Şey,odanın içine öylesine bir kutu bayatlamış donut koyarsak nasıl olur? Open Subtitles ماذا لو أننا، تركنا صندوق كعك غير طازج في غرفة الإختبار؟
    Sarıl bakalım. Ne güzel. Kaplumbağalı küçük bir kutu gördün mü? Open Subtitles عناق, جيد, لم ترى صندوقاً صغيراً و عليه سلحفاه, أليس كذلك؟
    Dosya odasında hiç iletilmemiş mektuplarla dolu bir kutu buldum. Open Subtitles وجدتُ صندوقاً من الخطابات في غرفته لم يتم توصيلها قبل.
    Dolabın alt rafında duran köpek mamasından bir kutu ver. - Yarım kutu da kuru mamadan. - Tamam. Open Subtitles اعطه علبه من غذاء الكلاب ونصف علبه من الطعام المجفف
    bir kutu kibrit bulduktan bir buçuk milyon yıl sonra evi tamamen yakmadık. TED مليون ونصف سنة بعد العثور على علبة الثقاب، لم نحرق المنزل بالكامل.
    Bu arada, bir kutu prezervatif alana bir çiçek bedava. Open Subtitles بالمناسبة, إذا إشتريت علبة من الواقي, تحصل على أزهار مجاناً
    Elinde inanılmaz bir kutu taşıyordu, içinde bir kadın gövdesi, yarım bir gövde. Gittiği her yerde insanlara sağlıklı bir vajinanın neye benzediğini ve parçalanmış bir vajinanın neye benzediğini öğretiyordu. TED كان لديها ذلك الصندوق المدهش الذي تحمله ولديها تمثال لجسم المرأة بداخله، نصف تمثال، وتعلّم الناس في كل مكان ذهبت أليه ، كيف يبدو شكل المهبل المعافى وكيف يبدو المهبل المشوّه.
    Çürüyen hayallerden ve bir kutudan başka hiçbir şey çocukluğundan kalma bir kutu. Open Subtitles لا شيء سوى أحلام وأسنان مسوسة وصندوق صندوق من طفولة.
    Fakat üzüntü bize sadece gözyaşı havuzu ve bir kutu kağıt mendil verebilir. Open Subtitles لكنَ الأسف لن يجلب لنا شيئاً غير بحر من الدموع وعلبة من الكلينكس
    Ayrıca nasıl tam bir kutu tatlı yiyip hala böyle aç olabiliyorsun? Open Subtitles أيضاً كيف يمكنك أكل علبة كاملة من المعكرونة و تبقى جائعاً ؟
    Kâseye sadece bir kutu dök ve su. Open Subtitles و إلا فإنه لن يعمل عندما تديره، تمام؟ تفتح علبة واحدة وتضعها في الإناء
    Eğer lezzetli izci kız kurabiyelerimden bir kutu alırsanız .. Open Subtitles أناسأشتريكأسعصير، إذا كنت ستشتري صندوقا من بسكويت فتياتالكشافةاللذيذ.
    Madem bir şey getirecektin, bir kutu şeker getirseydin ya. Open Subtitles إذا اردت جلب شىء لماذا لا تجلب عُلبة من الحلوى ؟
    bir kutu daha lazım bize. Open Subtitles سنحتاج إلى علبة نبيذ أخرى.
    Amonyak tozu da hazırlayabilirsin. bir kutu mendil, bir kadeh de brendi. Open Subtitles الأفضل أن يكون عندك ملح للاٍستنشاق و علبة مناديل و رشفة براندى
    Bunu bana bulan kişi bir kutu yunus eti ve büyük kısmı beyaz bir bebek de getirebileceğini söyledi. Open Subtitles الشاب الذي اعطاني هذه قال ايضا انه يقدر ان يحضر لي علبة من شرائح لحم الدلفين او طفلا ابيضاً من المقام الاول

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more