| Yalnız kişisel bir mesele var. Ne yazık ki hippi dudağını kesmelisin. | Open Subtitles | هناك مسألة شخصية وحيدة ، للأسف يجب أن تتخلص من .. |
| Sana açtığı dava gibi ufak bir mesele var. | Open Subtitles | حسناً هناك مسألة صغيرة تتعلق بقضيته القضائية ضدك |
| Kral'ın yokluğunda Vekil görevi sizde olduğu için, sizinle konuşmam gereken bir mesele var. | Open Subtitles | هناك مسألة واحدة أود مناقشتها مع جلالتك منذ أخذت دور الوصي في غيابه |
| Okula. Çözmem gereken ciddi bir mesele var. | Open Subtitles | أن أعود للمدرسة , ثمة أمر مهم على أن أهتم به |
| Bu sonra tartışırız George ama daha acil bir mesele var ki dergiden daha fazla köşe çıkarmak durumundayız. | Open Subtitles | يمكننا مناقشة هذا لاحقاً، ثمة أمر عاجل علينا حذف أعمدة من المجلة |
| Maaşın için avans verdiğim on pound ile ilgili bir mesele var. | Open Subtitles | هناك أمر بسيط يتعلق بعشرة دولارات أعطيتها لك مقدما من راتبك |
| Konuşmamız gereken bir mesele var. | Open Subtitles | هناك أمر بسيط أريد أن أحدثك بشأنه. |
| Maalesef konuşacağım ciddi bir mesele var. | Open Subtitles | أخشى بأن لدي مسائل جادة متعلقة بالعمل لمناقشتها |
| Fakat şu an başka bir mesele var. | Open Subtitles | لكني جئتُكَ بخصوص أمر آخر |
| Halletmem gereken acil bir mesele var. | Open Subtitles | هناك مسألة ملحة واحدة أحتاج للمعالجة |
| İlgilenmem gereken acil bir mesele var. | Open Subtitles | هناك مسألة عاجلة لابد أن أنجزها |
| Sizinle tartışmamız gereken başka bir mesele var. | Open Subtitles | هناك مسألة أخرى نحتاج لمناقشتها معك. |
| Seninle konuşmam gereken daha önemli bir mesele var Victoria. | Open Subtitles | هناك مسألة أهم علينا أن نناقشها، (فيكتوريا) |
| Başka bir mesele var. | Open Subtitles | هناك مسألة أخرى. |
| İlgilenmem gereken başka bir mesele var. | Open Subtitles | لدي مسائل أخرى ﻷحضر لها |
| Fakat şu an başka bir mesele var. | Open Subtitles | لكني جئتُكَ بخصوص أمر آخر |