| Evvel zaman içinde, kocaman bir sarayda bir prenses yaşarmış. | Open Subtitles | في قديم الزمان، كانت هناك أميرة التي عاشت في مكان |
| Ama Eşek, ben bir prensesim ve bir prenses böyle görünmemeli | Open Subtitles | ولكن يا حمار، أنا أميرة ولا يجب أن تبدو الأميرة هكذا |
| Eğer karşısında şımarık bir prenses olduğunu sanıyorsa çok yanılıyor. | Open Subtitles | وإذا كان يعتقد بأنه يحارب أميرة مدللة ، فهو خاطئ |
| dedi. Kraliçe annesi "Islık çalan bir prenses ile kim evlenir?" | TED | وقالت والدتها الملكة " من ذا الذي سيتزوج اميرة تصفر " |
| bir prenses bir gün kraliçe olacak kişinin yanında oturmaya cüret etmiş. | Open Subtitles | كيف يمكن لأميرة ولدت من محظية الجلوس جنبا إلى جنب مع الملكة المستقبلية؟ |
| Normal bir prenses gibi davranmak yerine... yaşlı bir hizmetçi gibi davranışın sana keçileri kaçırtmaktan başka ne verecek ki? | Open Subtitles | لم لا يمكنك التصرف كأميرة طبيعية ؟ بدلاً من فتاة كبيرة طموحة ليس لها أي شيء في حياتها ما عدا مفتاح حل الأسباب ؟ |
| Gündüzleri güzel bir prenses, geceleriyse çirkin bir dev oluyormuş. | Open Subtitles | في النهار، تكون أميرة فاتنة، في الليل، تكون غولاً قبيح. |
| 7 Kırallığa geri dönen, sürgünde ki bir prenses o. | Open Subtitles | إنها أميرة تعيش في المنفي وهي تعود إلى الممالك السبعة. |
| Olacağımı düşündüğüm şeyleri listeliyordum: bir prenses, bir balerin ve bir astronot. | TED | بل كنت أعدّد الأشياء التي ظننت أنني سأكونها: أميرة وراقصة بالية ورائدة فضاء. |
| Şimdiyse, eğer bir şeyler yapmak istiyorsanız, takımınızda bir prenses olmasını tavsiye ederim. | TED | الآن، إذا كنت تحاول القيام بشيٍء ما، أنا أوصي بشدة بأن تقف أميرة في فريقكم. |
| Bir zamanlar çok güzel ıslık çalan bir prenses vardı. | TED | كان هنالك في قديم الزمان أميرة جميلة تصفر في كل الاوقات |
| - Harun Reşit'in gözetimi altında bir saraydan bir prenses çalınmıştı. | Open Subtitles | رغم ذلك فى قديم الزمان ، قد خطفت أميرة من القصر تحت عين هارون الرشيد نفسه |
| Bazen işten eve döndüğümde kızımızı küçük bir prenses gibi giydirmiş olurdu. | Open Subtitles | احيانا عندما اعود للبيت من العمل كانت تُلبس الطفلة ملابسها وتُزينها كأنها أميرة صغيرة |
| Yani acele edersen geleceğinde bir prenses olabilir. | Open Subtitles | ما يعنى أنك لو أسرعت، قد تكون هناك أميرة فى مستقبلك |
| Tabii, her kimsesiz kız, bir prenses olmayı düşler. | Open Subtitles | لكن ، أكيد ، كل بنت وحيدة تتمني أن تكون أميرة |
| Yunanistan'da bir prenses, onun gelinliklerinden birini aldı. | Open Subtitles | أميرة من اليونان إشترت أحد الفساتين منها |
| Bir zamanlar çok geniş ve büyük bir ülkede çok güzel bir prenses varmış. | Open Subtitles | كان يا مكان في قديم الزمان في بلد عظيم كانت توجد اميرة جميلة جداً جداً |
| Üzerinde firmanızın ismi olan çim biçme makinesine binmiş bir prenses. | Open Subtitles | مع اميرة تركب قطاعة اعشاب، والتي يوجد عليها اسم شركتكم |
| Kara kurbağasını öpebilen bir prenses. | Open Subtitles | يمكن لأميرة أن تقبل شبيه الضفدع |
| Ama güzel bir prenses gibi görünmek istiyorum. | Open Subtitles | انا في الحقيقة لست بنت اميل لحب اشياء البنات و لكني اريد ان ابدوا كأميرة جميل |
| "Bir varmış bir yokmuş, uzak bir diyarda Joanna adında güzel bir prenses yaşarmış. | Open Subtitles | كان ياماكان ..في أرض بعيده عاشت هناك أميره بارعت الجمال "تدعى "جوان.. |
| Belki bir prenses olabilirsin ama asla bir kraliçe olamayacaksın. | Open Subtitles | ربّما كنتِ أميرةً فيما مضى لكنّكِ لن تصبحي ملكةً أبداً |
| Sana yürümeyi, oturmayı, konuşmayı, durmayı yemeyi ve bir prenses gibi giyinmeyi öğretebilirim. | Open Subtitles | يمكنني ان أعلمك كيف تسيرين .. كيف تتحدثين ... كيف تجلسين .. |
| İçinde, yüzüne sahte bir prenses yapışmış olan bir canavarın bulunduğu tuzaklı bir mücevher mi? | Open Subtitles | جوهرة الحبس , التي بها وحش بأميرة مزيفة ملصقة بوجهه ؟ |