| Ve bence onda hiç işe yaramayacak bir sürü şey vardı. | TED | و كان لديهم الكثير من الأشياء ليست ذات أهمية في اعتقادي |
| Evet ve üstüne işenecek bir sürü şey vardır, değil mi? | Open Subtitles | واشياء أخري أجل, و الكثير من الأشياء الجيدة لنقضي حاجتنا عليها |
| Eve bir sürü şey almamız lazım, değil mi canım? | Open Subtitles | الكثير من الأشياء نريدها في المنزل أليس كذلك عزيزتي ؟ |
| Senin için yapmış olmam gereken bir sürü şey vardı. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء التي كان يجب أن أفعلها لك |
| bir sürü şey olmuş olabilir. Cinayet en son ihtimaldir. | Open Subtitles | من الممكن أن يكون هناك أشياء كثيرة ولكن القتل هو أضعف إحتمال |
| Bak, herhangi bir şey olmadan önce uğraşmamız gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | .هناك الكثير من الأمور التي لابد أن نخوض بها قبل حدوث أي شيء |
| Tek dediğim, Lana hakkında bilmediğin bir sürü şey var. | Open Subtitles | ما أقوله هو أن هناك أمور كثيرة تجهلها عن لانا |
| Başka bir deyişle, bu makine bu hastanenin veremeyeceği bir sürü şey istiyor. Bu Malavi kırsalındaki bir | TED | بعبارة أخرى هذه الآلة تحتاج إلى الكثير من الأشياء والتي لا يمكن أن يوفرها هذا المستشفى. هذا هو مزود الكهرباء |
| Keyfime baktım, ama burda geçirdiğim zamanda bir sürü şey de keşfettim. | TED | وقد أستمتعت، خلال تلك اللحظة حين كنت هنا، ولكن لقد اكتشفت الكثير من الأشياء. |
| Ancak hâlâ berbat hâlde olan bir sürü şey var. | TED | لكن ما تزال الكثير من الأشياء مخيفة نوعاً ما. |
| Kardeş toplum içerisinde, bir sürü şey vardır. | TED | في مجتمع الأخوة والاخوات، هناك الكثير من الأشياء. |
| Hatırlamadığım dönemde bir sürü şey değişti. | Open Subtitles | ♪هلتستمتعإلي قلبي؟ ♪ بها الكثير من الأشياء التي تغيرت |
| Bir fincan ile fincan tabağı aldı Ve daha bir sürü şey. | Open Subtitles | تطلبفنجانجديدوطبقه ، و الكثير من الأشياء الأخرى |
| Hoş geldin, bir sürü şey aldıktan sonra göreceğim muamele. | Open Subtitles | مرحباً بك في كيف ستتعامل بعد شراء العديد من الأشياء |
| Bugün bir sürü şey kırdım. En azından bu kadarını yapayım. | Open Subtitles | لقد كسرت العديد من الأشياء اليوم، هذا أقل شيء أقوم به.. |
| bir sürü şey olmuş olabilir. Cinayet en son ihtimaldir. | Open Subtitles | من الممكن أن يكون هناك أشياء كثيرة ولكن القتل هو أضعف إحتمال |
| Ed affedebileceğim bir sürü şey var ama bu onlardan biri değil. | Open Subtitles | إد، هناك الكثير من الأمور يمكنني أن أغفرها لكن هذا ليس أحدها. |
| Seni biliyorum. senin insanlara bir sürü şey söylemediğini biliyorum. | Open Subtitles | اننى أعرفك و اعرف انك تخفى عن الناس و عنى أمور كثيرة |
| Okul aile birliği bağışı yaklaşıyor kafamda bir sürü şey var. | Open Subtitles | حفل جمع التبرعات قادمة و لدي الكثير في رأسي |
| Aman Tanrım, iade etmem gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | اوه يا الهي يجب عليا ان اعيد الكثير من الاشياء |
| bir sürü şey yaptım, ama hiç ölü bir adam soymamıştım. | Open Subtitles | لقد فعلت العديد من الأمور, ولكنى ,ابدا لم اسرق رجلا ميتا |
| Hayır, birşey söyleme, yoksa sana yemin ettiririm ve sen de bana bir sürü şey anlatırsın. | Open Subtitles | لا,الاّن لا تقل شيئاً وإلا جعلتك تقسم وتخبرني بأشياء كثيرة |
| Sana söylemediği bir sürü şey dönüyor, hiçbirinden haberin yok. | Open Subtitles | هناك الكثير الذي يذهب في انها لا اقول لكم ، ان كنت لا تعرف. |
| Bak yapabileceğin bir sürü şey var ama kalp krizine neden olmak onlardan biri değil. | Open Subtitles | أنظر كثير من الأشياء تقدر على فعلها لكن تسبب بسكتة قلبية ليست أحدها |
| Eminim birçok konuda bir sürü şey söylüyordur. İyi geceler. | Open Subtitles | انا واثق ان لديه الكثير ليقوله عن الحياة طابت ليلتك |
| Tatlım, önümüzdeki aylarda yapmam gereken bir sürü şey geliyor. | Open Subtitles | عزيزي, لدي الكثير من الامور اللتي ستحدث في الاشهر القادمة |
| Çünkü asla anlayamayacağın bir sürü şey var. | Open Subtitles | لانة يوجد العديد من الاشياء التي لن تتفهمْها |
| Şey, benim fazla enerjimle biz bir sürü şey yapıyoruz. | Open Subtitles | حسنا, نحن نقوم بالكثير .من الأشياء في طاقتي الزائدة |