| Gün vakti Bir tabutta uyurlar ve gece olduğunda yarasaya dönüşürler. | Open Subtitles | في النهار ينامون في تابوت وفي الليل يتحولون لخفافيش |
| Burada bir kış daha sonra onu Bir tabutta güneye gönderiyor olacağız! | Open Subtitles | شتاء واحد هنا وسنقوم بشحنة جنوبا في تابوت |
| Bir tabutta uyuyan birinin fobisi olabileceğine inanmazdım. | Open Subtitles | لم أسـمع ان شـخصا قد يعاني من هذا النوع من الرهاب وخاصـة اذا كان الشـخص نام في تابوت |
| Bu Amber'ın Bir tabutta olduğu gerçeğini unutturur. | Open Subtitles | وهذا سيعوّضه عن حقيقة أن آمبر ترقد في تابوت |
| Burada bulabileceğin tek iş, Bir tabutta, üstündeki papatyaları koklamak olur! | Open Subtitles | الوظيفة الوحيدة التي قد تصلح لها هنا هي الموت |
| NCIS adli bilim uzmanı, kalbi ve ruhu, tezatlara bürülü bir paradoks, tezatlarla dolu birisi, Bir tabutta uyuyor. | Open Subtitles | شخصية متناقضة ملفوفة في التناقض بكل ما للكلمة من معنى، تنام في تابوت |
| Çölün ortasında, Bir tabutta gömülü değilsiniz tabii. | Open Subtitles | أنا في تابوت مدفون في وسط الصحراء اللعينه |
| Sıcak bir duşun, Bir tabutta boğulmaktan daha iyi olup olmadığını mı soruyorsun? | Open Subtitles | أتعني إن كان حمّام ساخن أحسن من الغرق في تابوت خشبي؟ |
| Bir tabutta yatıyormuşum lime lime parçalara bölünmüşüm. | Open Subtitles | كنت مستلقيًا في تابوت وكنت مقطعًا إلى قطع صغيرة. |
| Bir tabutta mı uyuyor? | Open Subtitles | نامت في تابوت هي قوطية القوطية : |
| Bir tabutta uyuduğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | أوه لا يمكنني التخيل بأني أنام في تابوت |
| - Yapma Abs. Cenaze elbiseleri içinde Bir tabutta uyuyorsun. | Open Subtitles | بربّك يا (أبز), أنتِ تنامين في تابوت مرتدية عباءه الجنازة |
| Burada uyandım. Bir tabutta, ellerim bağlı halde. | Open Subtitles | ثم أفقت لأجد نفسي هنا مقيداً في تابوت |
| Kalbimi durdurdunuz, beni Bir tabutta çürümeye bıraktınız. | Open Subtitles | بإيقاف قلبي وتركي في تابوت لأتعفّن |
| Ağabeyimin onca zaman Bir tabutta kuruyakalmasından sonra açlığı başına vurmuştur diye düşündüm. | Open Subtitles | أفترض أنّ بعد تحلُّله ... في تابوت لوقت طويل فربّما يكون أخي الأكبر جائعًا قليلًا |
| Bir tabutta, iki metre yerin altında. | Open Subtitles | هو في تابوت ستة أقدام أسفل الأرض |
| Bir tabutta gömülüyüm. | Open Subtitles | أنا مدفون في تابوت |
| Yeraltında Bir tabutta. | Open Subtitles | إنها في تابوت تحت الأرض |
| Yer altında Bir tabutta mahsuruz. | Open Subtitles | نحن في تابوت مغلق تحت الأرض -صحيح |
| Burada bulabileceğin tek iş, Bir tabutta, üstündeki papatyaları koklamak olur! | Open Subtitles | الوظيفة الوحيدة التي قد تصلح لها هنا هي الموت |