| Daha da iyisi, etkileşimli bir uygulama olduğundan, öyküyü kendiniz anlatabilirsiniz. | TED | لكن بشكل أفضل، ولأنه تطبيق تفاعلي، يمكن أن تروي القصة بنفسك. |
| Fikir şu ki her bir uygulama için fiziksel şekil uygulamayla eşleştirilebilir. | TED | والفكرة هي أن لكل تطبيق فردي، شكلا ماديا يُمكن أن يوافق التطبيق |
| Karabiber "değirmeni" almak için bir uygulama arıyordum ve bunu buldum. | Open Subtitles | زوجتي سجلتني به كنت أبحث عن تطبيق لمطاحن الفلفل ووجدت هذا |
| Bunun nedeni genellikle soran kişinin de bir uygulama yapmak istiyor olması. | TED | وكان ذلك عائدافي كثير من المرات إلى أن الشخص الذي سألني هذا السؤال يرغب بتصميم تطبيق هو أيضاً |
| bir uygulama için sözleşme dışı bir şirketle çalışıyorum. | TED | أعمل الان مع شركة كطرف ثالث لتصميم تطبيق |
| Size bir örnekle göstereyim. bir uygulama | TED | دعوني أريكم مثالا على ما أتحدث عنه. هذا تطبيق |
| Bu bir yangın musluğunu evlat edinebileceğiniz küçük, sevimli bir uygulama. | TED | إنه تطبيق صغير وجذاب حيث يمكنك أن تتبنى صنبور إطفاء. |
| Her ne kadar iyi niyetli bir uygulama dahi olsa, Görünen o ki, yan etkileri de var. | TED | لذلك فعلى الرغم من كونه تطبيق حسن النية جدا، فبشكل واضح، كانت له أعراض جانبية. |
| İşte bir örnek: Bir kaç hafta içinde, bir lisans öğrencim 1.3 milyon kullanıcıya ulaşan bir uygulama oluşturdu. | TED | هنا مثال على ذلك. في غضون بضعة أسابيع قليلة، احد طلابي بنى تطبيق الذي وصل في نهاية المطاف إلى 1.3 مليون مستخدم. |
| Satrançtaki pek çok dahiyi akıllı telefonunuza indirdiğiniz bir uygulama ile yenebileceğiniz doğrudur. | TED | هذا صحيح، يمكنك الآن تحميل على الهاتف الذكي تطبيق سوف يتغلب على معظم العباقرة في الشطرنج. |
| 0-100 arası notlandırılıyorlar. Notlandırma kendileri tarafından, bir uygulama aracılığı ile birkaç saatte bir gerçekleştiriliyor. | TED | ثم لديهم تدرج من صفر الى مئة في المئة، الشيئ الذي يفعلونه لوحدهم بمساعدة تطبيق كل بضعة ساعات. |
| Daha sonra bilgisayarımızı topladık, onun için bir uygulama da tasarladık. | TED | وبعد أن جمعنا أجزاء الحاسوب معاً، قمنا بتصميم تطبيق له. |
| Telefonumda sashimi satın almak için kullandığım bir uygulama var. | TED | لدي تطبيق في هاتفي يتيح لي استخدامها لشراء الساشيمي. |
| Herhangi bir uygulama hedefi gütmeden, yalnızca saf merak ile yapılan araştırmalar, elektron ve X-ışınlarının keşfine yardımcı oldu. | TED | مجرد البحث الذي تم بدافع الفضول المحض، دون أي تطبيق في الحسبان، توصّلنا إلى اكتشاف الإلكترون والأشعة السينية. |
| Gerçekten ihtiyacımız olan, iklim politikası için süper bir uygulama. | TED | ما نحتاجه حقًا هو تطبيق خارق لكل السياسات المناخية. |
| Teknoloji dünyasında, ortalığı süpürecek bir uygulama o kadar dönüştürücüdür ki kendi pazarını yaratır, tıpkı Uber gibi. | TED | في عالم التكنولجيا، التطبيق الخارق هو تطبيق تحولي يصنع سوقه الخاص بنفسه، مثل أُوبر. |
| Tüketiciler iade aşamasında ürünün fotoğrafını çekip durumunu onayladıkları bir uygulama kullanabilirler. | TED | يستطيع المستخدمون أن يستخدموا التطبيق لالتقاط صور للمنتج ويضعوا حالة المنتج عند إعادته. |
| 1945'te, bir grup bilimadamı askeri bir uygulama için cihazı incelerken rastgele çevirerek dengeli bir solucan deliği kurdular. | Open Subtitles | في عام 1945 كان فريق علمي يبحث عن تطبيقات عسكرية للأداة وأسس ثقب دودي عن طريق عملية الاتصال العشوائي |
| Dolayısıyla iyi bir bilgisayar programcısının yapacağını yaptı, bir uygulama yazdı. | TED | وبالتالي قام بما قد يقوم به أي مطور جيد، برمج تطبيقا. |
| - Aslında, bir uygulama. Hadi, gel. | Open Subtitles | - في الواقع, انه امر عملي. |
| Ona yüz metre yaklaşınca beni uyaracak bir uygulama yazdım. | Open Subtitles | لقد صمّمتُ تطبيقًا يُنذرني إن تعدّيتُ حاجز 100 متر عنها. |